Monday, April 30, 2007

300 kere pismanlik !!

iki hafta once pazar gunu ,
columbus'tan iki hayirsever arkadasimizin
"columbus evli ve cocuklularini sosyal hayata kazandirma procesi" cercevesinde ,
bizim iki minik bidiki onlara emanet edip ,
esim ve ben 4 sene sonra ilk defa basbasa sinemaya gittik .

cok super bi gece gecirdik ..

diye yazabilirdim simdi :P

tutup da yanlis film secmeseydim :((






ama olmadi maalesef !

once Imax'e gidelim diye tutturdum , hatta 3D olsun istedim,

'bi daha ne zaman gideriz sinemaya bilinmez, olmusken iyisi olsun' seklindeki tipik turk ongorululugu :{


3D mumkun olmayinca, Imax'deki listede de "300" u gorunce ..
tahmin edebileceginiz gibi
"waaay 300'u kacirmamisim , kac zamandir istiyodum, ona gidelim hadi"
diye soylemis bulundum,
esim de beni kirmamis ve biletleri almis bulundu,
biz kolalarimizi da alip filme girmis bulunduk ...


ve daha acisi da
sonuna kadar da izlemis bulunduk !!!


iiiyyyhh !!! o neydi oyle yaaaa .. bakmayin baslikta 300 dedigime, 300 diil 1000 kere pisman oldum girdigime .

faciaydi !!!

dakka 1, kahraman ve adeleli spartalilar , ozurlu ya da celimsiz dogan bebekleri yallah deriiin ve buyuuuuuk bi kuyunun icine atarlar . nicin ? irklari guclu kuvvetli olsun icun !



dakka 2 , bacak kadar cocuklari birbirleriyle kan revan icinde birakasiya dovustururler . nicun ? erkeklik nedir ogrensinler icun !



dakka 4 , bacak kadarliktan hafif cikmis taze delikanlilari yallah (turkiye'de demekki o zamanlar varmis) vahsi ormanlarin icine vahsi hayvanatin kucagina dehlerler. nicun ? cesaret nedir ogrensinler, ogrenemeyip parcalananlar oh olsun kalsinlar orda kurda kusa yem olsunlar, ogrenip de canini kurtaranlar saglari sollari yara bere icinde spartaya geri donup cesur ve kasli savascilar olsun icun !

film 4. dakkada bitseydi bunlara razi olabilirdik gerci ama bitmiyordu maalesef . 1 saat 57 dakka suren bi iskencenin daha ilk dakikalariydi bunlar , ve ben daha o dakikalarda kolamdan kan tadi almaya baslamis, bu yuzden de icmeyi birakmistim .

filmin geri kalaninda spartali savascilar rolunde bol bol kasli adaleli en iri kiyimindan erkek figuranlar seyrettik . sonraciima akla hayale gelmedik abudik gubudik ocumene gibi yaratiklar (buyulu ormanin icindeki kaf daginin tepesinde yasayan cuzzamli buyuculer), tutsuler icinde kendiliginden havada ucan genc kizlar, kambur vatan hainleri , vs vs..





spartalilar filmden gozlemledigimiz kadariyla ustlerine fazla giyinmeye gerek duymayan bi millet . bilhassa savascilari , ne de olsa savasa giderken mumkun oldugunca hafif giyinmek gerek ki rahatca manevra yapilabilsin, havada uc salto, yerde 5 takla, hoooooop dusmanin tepesinden sicrama, sagindan olanca kaslariyla kivrilarak suzulme seklinde teknik hareketler iste ... (yalniz esimin dedigine gore o kaslar bilgisayarla yapiliyormus) iran ordusundan yagan milyon tane oktan hicbiri de isabet etmedi o vucutlara ya, ben hala ona sasarim (niye sasiyosam artik)

ellerinde de kilic ve kalkandan baska bisi yoktu , 300 de olsa o kadar insan ne yer ne icer, ne bi erzak tasiyan var ne bi su .. gittiler bi de gunlerce savastilar, neredeyse iranin tamamini asker olarak , ulkedeki hububatin tamamini da askerlerine erzak olsun diye getirmis Xerxes'in yarim milyonluk ordusuna karsi .. babalar gibi ... bi ara Kral Leonidas elma yiyordu, bi iranlinin cesedini tek ayagiyla cignerken, savasin 3. gunu muydu neydi , herhalde oldurdugu iranlinin cebinden cikmisti elma :P digerleri onu bile yemediler, ihtiyac duymadilar, cunku cok gucluyduler ( ve sanirim savasa gelmeden once karinlarini guzelce doyurmuslardi)


pers ordusu hepten bi sekildi . bi kismi zenciydi . bi kismi melez, zenci ile beyaz
karisimi bisey . hepsinin gozler surmeli (hani iranlilar cok surme sever ya herhalde inandirici olsun diye :P) bi de lensliydi (lens yeni bi icat diilmis demek ki). kiyafetler spartalilara inat olabildigine satafatli , kat kat , yerlere kadar, agdali bi kumas ve metal yigini . baslar kuzey afrika bedevileri gibi sarilmis, bi tek gozler acikta , bi nevi pece olayi var. onu nasil pers ordusuna copy paste yaptilarsa artik . yani pers ordusu boyle yer yer afrikan, kuzey afrikan, ortadogu , arap, sonraciima yer yer uzak dogu motifleri de tasiyan ilginc bi alasimdi. cozebilmek icin ingredients kismini daha bi dikkatle okumak lazim :P


iranin basindaki tanri-kral Xerxes ise zenciye (aslinda beyaz bi aktormus oynayan, melez gibi bisi cikmis ortaya) benzeyen, insanustu boyutlarda (yaklasik 2,5 metre , hatta 3 bile olabilir) kaslari yay gibi alinmis, yuzu agir makyajli , disleri duzgun, sesi kalin , kiyafet olaraksa ordusunun aksine zincirlerle bezenmis az ve de oz giyinmis bi .. bi ... bi seydi iste .


iranlilar, bi tokat , bi dirsek darbesiyle bile olebilen son derece nahif hassas insanlardi, nerden de kalkip gelmisler o savasa hayret !! spartalilarin onlari haklamasi hakketten de isten bile degildi, nitekim on kisimdaki iranlilar spartalilarca hizli hizli haklanirken, arkadakiler spartalilara saldirmayip , islerini bulandirmayip , siranin kendilerini gelmesini bekliyorlar, siralari gelince de efendi efendi olmesini biliyorlardi. Biz de Imax'in bi guzelligi olarak kilic ve kan ve "aaaahhh !!" "yandim anam!!" seslerini onumuzdan arkamizdan sagimizdan solumuzdan ensemizden son derece net bi sekilde duyabiliyorduk :{{

filmin sonunu anlatmayayim.. bu super reklamdan sonra herseye ragmen filme gitmeyi dusunurseniz, tadini kacirmayayim ;) (zira ben hic sevmem filmin sonunun anlatilmasini)


simdi Iran devleti bu filme niye alinmis ben hala anlayabilmis diilim . (merak edenler icin, mart ayinda konu ile ilgili bi baska yazim olmustu ona bakabilirler... etmeyenler de bakmayabilir) ordularindaki filleri spartalilar denize yuvarladilar diye mi ? yoksa savas makinasi gergedanlarini bi mizrakla alninin ortasindan vurup kullanim disi biraktilar diye mi ? yoksa iranli cesetleri harc olarak kullanip (bi nevi balik gibi istifleyip) kiyida devasa bi duvar insa ettiler diye mi .. yoksa kral xerxes'i hafif kirik gibi gosterdiler diye mi ? ne ??? nedir hala cozemedim !!

bu her 3 saniyede bir ekrana (handiyse ustumuze) "fiiiiirsssch, fiiiiiiiirssch" diye kanlarin fiskirdigi , ne iranlinin iranliya, ne spartalinin spartaliya benzedigi , bi yandan kafa koparan spartalilarin obur yandan bayik amerikan esprileri yapmayi da ihmal etmeyerek dusmani ne kadar onemsemediklerinin gosterildigi , hilkat garibesi ucube yaratiklarin kol gezdigi , filmin neredeyse tamaminin studyoda cekilip bilgisayar ortaminda uretildigi bu xbox video game tadindaki filmi, hic yakisik aliyor mu ki ciddiye almis, bi de almakla kalmayip kinamislar :P hayret !! hayret ki ne hayret !! (asagidaki resimde de goruyorsunuz iste, mavi ekran!!)



cok guzel bi vakti yanlis degerlendirmis, cok guzel bu firsati heba etmis olduk .. Zehracim, sozum meclisten disari :) seninki super bi hizmetti ama biz "tarihi" bi hata yaptik iste :P

yani ben tarihi film severim, hem de cok severim, ama bu film, tarihi film sinifina girmemeli bence. bu, bu olsa olsa mistik bazi guclerin birbiriyle kanli kanli dovustugu bi video game olabilir. 10 - 16 yas arasi dovuslu savasli video game'lerden hoslanan bi oglan cocugu olsaydim, belki daha farkli olabilirdi hissiyatim .

en basitinden o verdigimiz parayla 10 filme giderdik biz..

neyse .. ne diyelim ...

gecmis ola !!

PS: muzigi guzeldi ama .. yigidi oldur hakkin ver yani ..



Sunday, April 29, 2007

baby sea turtle (& omer) walkin on the moon :)

bu post da deniz kaplumbagalarini (aslinda her tur tosbagayi) cooooooook kocamaaaaaaaaaan seven oglusum icin olsun :) dun gece deniz kaplumbagalari ile ilgili belgeseller seyrettik ikimiz beraber :)) babacik ve ranacik uyudular, biz uyumadik :))



- awwwwww .. dustu !!
- yardim edicem ben ona ...
- cooook guseeeell
- di mi anne?

PS: 28 nisan itibariyle bidiklar 5 yasina girmis oldular :)) artik bebek degiller :)

" abiyim ben"
" ben de prenses ablayim"

Thursday, April 26, 2007

kilise hatirasi ..



gectigimiz hafta pazar gunu bi muddettir tanisik oldugumuz bir rahip kendi kilisesine davet etti bizi .. pazar ayinlerine katilalim diye .. turkiye'de elimize gececek firsat degil bu, merak ettigimiz icin gittik . kilise bi afro-american kilisesi .

gerci daha once de kiliseye gitmisligimiz var , bazen davetler aliyoruz boyle :) en son arkadaslarimiz Don ve eugene cifti tarafindan (united Methodist Church'un) noel ayinine davet edilmis, "beyaz" amerikalilarin buyuk bir vakar ve serinkanlilikta gecen programlarini, bizdeki TRT korosunu andiran sarkilarini (ilahi mi demeliyim yoksa) dinlemistik . cok ilginc bir deneyimdi bizim icin :)

hatta esim ve babam bir baska seferinde de yine Don'un davetiyle onlarin ekmek ve sarap ayinlerine de katilmislar ve hatta yanlislikla (onlar icin cok cok buyuk onem arzeden) ekmek ve sarabi da tatmislardi . (sarap, sarap diilmis gerci cranberry juice mis, niye bilmiyorum) . minister bile sasirmis , Don'a "nasil basardin bunu" filan demis . Don da bilmiyorum demis . cunku esasen basarilan bisi yok . olay tamamen bizimkilerin iyiniyetli kaynasma ruhlari :)) yani hristiyan olmak maksadiyla degil , tamamen torene istirak etmis olmak icin, herkes yiyor ayip olmasin biz de yiyelim diye yemisler onu :P ama oncagizlarim pek bi heyecanlanmislar , "waaay iki yeni uye daha" gibicesine :) [ biliyorsunuz burda misyonerlik cok yaygin ve saygi duyulan bi olay, baska ulkelere gidip misyonerlik yapanlara (ki turkiye'de de pek cok amerikali var bu mihvalde calisan) kahraman gozuyle bakiliyor.] sonrasinda bizimkiler eve mutlu mutlu donduler, geride olusturduklari buyuk heyecan dalgasindan bihaber :)

ne anlatacaktim, ne anlatmaya baslamisim !!

neyse efem, iste bu gittigimiz kilise bi afro american baptist kilisesiydi. yani "siyah" amerikalilarin kilisesi .

simdi amerikayi bilmeyenler icin yine ufak bi anekdot dusecegim : amerika da binbir cesit kilise var : katolikler protestanlar, ortodokslar, vaftiz olanlar / olmayanlar , methodistler , lutheranlar, episcopallar, sunlar bunlar vs vs.. bi de bunlar siyahlar ve beyazlara gore de ayriliyor, ayrilmiyo gibi gozukse de teorik olarak, pratikte her biri kendi kilisesine takiliyor, diger kiliselerle isi olmuyor, cunku aralarinda ciddi gorus farkliliklari da var. en basitinden Mother Mary (Hz Meryem) katolikler icin kutsal otesiyken, protestanlar pek onem vermiyorlar kendisine . boyle bisi yani ..

ama benim anlatacagim bu degil bugun .

kilise sehrin dogu yakasindaydi . amerika da genel olarak sehrin kuzeyi ve batisi zengin, dogusu ve guneyi fakir yerlesimlerdir . bu hemen hemen tum amerikan sehirlerinde bu mihvaldedir. dogal olarak gittigimiz kilise fakirce bi semtte idi . ama o gun kiliseye gelen yasli basli siyahi hanimlari beyleri gormeliydiniz, utanmasam fotograflarini cekerdim hepsinin tek tek .. oyle suslu puslu giyinmislerdi ki :) tullu cicekli sapkalar , tiril tiril takimlar :) ama normal olarak yapamadim, sadece hepsinin goruntulerini hafizama tek tek kazimakla iktifa ettim . (bu postta gordugunuz resimler de internetten bulunmadir, o gune ait degiller)

ayin cok ilgincti , 5 dakka bi konusma oluyor, sonra yanda duran kilise korosu hooop basliyor sarki (ilahi) soylemeye .. ama oyle boyle diil, hip hop dan caz'a genis bir yelpazede soyluyorlar sarkilarini .. cok da egleniyorlar soylerken , whoopi goldberg' in sister act filmini izlediyseniz , hani orda kopmus giden bir kilise korosu var ya .. ayni onun gibi bisi iste :) ben bu filmi turkiye'de izlemistim, cok uyduruk gelmisti o zaman .. meger diilmis, cidden oyle bi koro oyle bi olay varmis !!! yerlerinde duramiyorlar kipir kipir, handiyse dans edecekler sarki soylerken .. nerde beyazlarin yaprak kipirdamayan agirbasli kilise korosu, nerde bu kipir kipir ekip :))



sarki bitiyor "amen" "amen" "amen" her bi taraftan .. sarki bitince niye oyle amen diyorlar onu pek cozemedim, bi fikir yuruttum ama , galiba bu ilahi - dua karisimi bisi soyledikleri .. neyse, sonra yine birisi ufak bi konusma ya da dua yapiyor , sonra hoooooop yine koro :))) cistaka cistaka :) hatta bi bayan solo bi parca soyledi ki aman Allah mariah carey halt etmis yani !! yikti gecti kiliseyi oyle gur bir sesi vardi ki .. hareketli de bi parcaydi , tum kilise cemaati costu costu , olay konsere dondu, o raddede ki solo parca bitince , baktim benim esim de ayaga kalkmis eller havada alkisliyor !! o da havaya girmis :)))

program bu mihvalde tam 2 - 2:30 saat surdu . sonlarina dogru beni ciddi bi uyku bastirdi, kolay diil, pazar sabahi tatli uykumuzdan feragat edip gitmisiz .. bazi yerlerini kacirdim papazin kounsmasinin da bu yuzden ..

ama bi cumle cok hosuma gitti :

" Tanrim, senin yolunda degildik her zaman . bunun icin ozur dileriz . Senin sesini her zaman duyduk ama her zaman o Sesi takip edemedik. bunun icin bizi bagisla" diyordu ..
ki cok guzel ifade edilmemis mi ?.. bir musluman olarak biz de cok rahatlikla edebiliriz bu duayi, cunku biz de ayni degil miyiz ?

sonra herkes birbiriyle selamlasti tokalasti, asagi kata indik ve ikram faslina gecildi . kahvalti turu seyler, snack meyve , kuru uzum felan , arti cay ve kahve :) kilise cok soguk oldugu icin herkes cay ve kahveye atladi once :) ben de sezonun ilk karpuzunu yedim cok guzeldi :)

masada muhabbet aldi basini gitti. bize dinimiz hakkinda sorular sordular, dilimiz dondugunce bisiler anlatmaya gayret ettik :) bizim ibadetlerimizde sarki olmadigini duyunca cok hayret ettiler, peki cemaati nasil uyanik tutuyorsunuz filan diye sordular. simdi onlarin ki haftada bir defa o da pazar gunu 2- 3 saat suruyor ya .. o yuzden . ee bizde oyle bisey yok, gunde 5 kere namaz var o da herbiri 10 dakka ya surer ya surmez . "uyanik oldugun 10 dakkada kiliniyor namaz " diye izah ettik artik :)) sarkiyi da isteyen istedigi zaman dinliyor dedik :)) namazla karismiyor manasina :))

sonra konu kaydi , takilara dondu.. nasil oluyorsa iki hanim biraraya gelince bu konu illa aciliyor. ben bayanin kolundaki saati cok begendim, Anne klein mi diye sordum, soyle tasli masli piril piril biseydi . hafiften bozuldu , "olur mu, bu bilmemne markasi" dedi .. ama ben tam anlayamadim ne marka oldugunu o yuzden yazamiyorum simdi, kusura bakmayin . anne klein 'in benzer modellerini gormustum polaris'te dedim, "ben gitmiyorum polaris'e cok bozuldu orasi , outlet'e dondu" felan dedi :P ben " heee tamam o zaman " oldum . polaris de iyi bi malldur ama .. sonradan ogrendim ki bu siyahi vatandaslar, yillarca ezilmenin ve horlanmanin verdigi bi kompleksle belki, kendilerini lukse ve pahali giyime vermisler. azicik parasi olan , herseyin en iyisini almaya calisirmis meger bunlarda.. ucuz giyinmeyi de ar sayarlarmis .. ay ben ne bileyim ? ben de kendi anne klein saatimi ceketimin icine dogru ittirdim hafifce caktirmadan .. iyi marka diye almistim halbuki :P :P sonra kataloglardan alisveristen sundan bundan bahsettik . bi ara baska bi hanim 11 eylul olayini acar gibi oldu ama Allah'tan cok uzamadan kapandi . burda musluman gormek demek, 11 eylulu hatirlamak demek :P can sikici ..

iste boyle ... bi pazar gunumuz de boyle gecti iste :) guzeldi, ilginc bi deneyimdi, kac sene amerika'da kalip bunu yasamasam uzulurdum dogrusu :)
sevgilerimle :)

inciler ...


"Gülmek bir güneştir.
İnsanın yüzünden hüzün ve keder kışını defeder. "
VİCTOR HUGO

Tuesday, April 24, 2007

mor dolap :)


Columbus'un guzellerinden Julide arkadasim gizli gizli bi websitesi kurmus bi kac arkadasiyla beraber :)

fikir ilginc .. hic aklima gelmezdi, nerden de buldunuz cikardiniz bu ilginc fikri julidecim :))

kisaca anlatiim : giyiniyosunuz, kusaniyosunuz , sonra cekiyosunuz bi adet boydan fotografinizi , asiyosunuz internetteki mor gardolaba ..
sonraciima baska insanlar da geliyor bakiyor "hmm neler giymisler , way bee" oluyor :)) ayriciyetten yan bilgi olarak genel moda, modadaki in trendler , outlar , vs vs ..

bugun haberim oldu , girdim gezeledim , biz bayanlarin pek bi hosuna gidecek bi site olduguna kanaat getirdim :)

" kadinlar erkekler icin giyinmez , kadinlar diger kadinlar icin giyinir " sozu size ne kadar dogru geliyor bilmiyorum ama baska arkadaslarin neler giydiklerini gormek benim hosuma gitti sahsen . bilhassa turkiye modasini pek takip edemedigimiz icin, hele de bikac yil da gidememissek, istanbul havalimanina iner inmez icimizi kaplayan o ezik ve modayi pek bi kacirmis olmaktan kaynaklanan sinir bozucu hissi altetmek icin birebir .

neden ? cunku bakiyorsunuz, insanlar neler giyiyormus turkiye'de ogreniyorsunuz . boylelikle modasi kacmis sivri burunlu pabuclarla gidip bi dolu yuvarlak burunlu pabuc giymis hanimin istihzali bakislariyla ezilmiyorsunuz :P turkiye buyuk gozluklerle yikilirken, siz incecik minty gozlukler takip rezil olmuyorsunuz felan . (tamam biraz abarttim kabul ediyorum)

"amaaaaaaan moda da neymis, kim takar" da diyor olabilirsiniz .. olsun yine de bi bayan olarak eglenceli diil mi sahsen kim ne giymis ne takmis , yakismis , yakismamis incelemek :)) sizi bilmiyorum, ben cocuklugumdan beri pek severim bu giyim kusam olayini :)

girmek isteyen arkadaslar icin adresi de vereyim :

keyifli gezintiler :))

Sunday, April 22, 2007

desertwindciimin sobesi :)))

desertwind yeni bi oyun bulmustu gecen hafta .. isteyen 5 anisini yazacakti .. benim blogun ismi tatli hatiralar . kesinlikle katilmam lazim benim bu olaya dedim ..

dedim ama ..

evin yolunu bulamiyoruz ki bu aralar yine .. elekcilere donduk, habire geziyoruz .. bi ara eve ugruyoruz, 15 dakka yemek ve ihtiyac molasi, sonra yine yallah disari . havalar guzel ya , sonuna kadar degerlendiricez diye , dun gece artik ayaklarimi nereye koyacagimi sasirdim yorgunluktan :P bu kadar da program olmaz ki kardesim !

neyse baya bi malzeme birikti elimde boylece , o acidan memnunum yani . bi basliycam yazmaya , yaz yaz bitmeyecek . ama siz okur musunuz bilmem ;)

ve fekat bu postumu sevgili Desertwind'imin sobesine ayiracagimi daha once planlamis oldugumdan mutevellit, 5 adet guzide animi yazacagim. planli bi insanim ben . kac gundur habire bunu dusunuyorum, ama bilgisayara vakit ayiramiyorum ki bi oturup da yazayim sunlari ..

neyse ..

az evvel iki adet toza topraga bulanmis minik canavari yikayip pijamalarini giydirip yataga yatirdim, sutlerini icti ve uyudular .. ben de serbestim artik :)

ohh yaa ... ne saadet :)

bizim sulalemiz biraz erkek agirlikli bi sulaledir. kiz populasyonu cok azdir . cocukken dayimlara ne zaman gitsek bi dolu erkek kuzenin arasinda kendimi "venuslu" gibi hissederdim . bi bayramdi, yine onlardaydik, adet oldugu uzere "kapi kapi gezip el opmesi, para toplamasi" icin hazirlandilar. ben de cok heveslendim, guc bela izin aldim annemden . "eh iyi madem" oldu . dustum peslerine . en buyugumuz 12 - 13 yasinda belki , ben o zamanlar 6 - 7 yaslarindaydim herhalde . tek tek kapilar caliniyor, el opuluyor itinayla, onlarin yana taranmis joleli saclari oksaniyor, "berhudar ol evladim, el openlerin cok olsun" sonra seker, cukulata, illa biraz para , benim yanagim minciklaniyor , sonra seker cukulata, ve "mendil" .
kac kapi gezdiysek ayni ! onlara para, bana mendil !! eve donduk , cok keyfim kacmisti, onlar hasilatlarini sayarken , ben renkli renkli mendillere bakakalmistim gozlerim dolu dolu :{{ hala daha da anlayamam , niye kizlara mendil veriyorlardi acaba :P yani niye para diil ?? niye ? niye ???

bi bayram da kafasi atmis bi koyun (ya da koc) kovalamisti beni :{{ cok aci bi hatiramdir :{ belki de o beni kovalamamisti, ben onun beni kovaladigini sanip, aslinda can havliyle kacan hayvanceyizin onunde dilim disarda kalbim gup gup kosmus da olabilirim .. kucuktum, cok hatirlamiyorum.

bi seferinde de o zamanlar bi hayli tenhalik olan antalya konyaalti plajinda denize saftirik gibi sirtimi vermis mutlu mutlu kiyida kumdan kaleler bisiler yapiyordum ... yas yine 6-7 bilemedin 8 yas civari saniyorum.. sonraciima bi dalga gelip ustumden asip beni ve kaleciklerimi de toparlayarak tekrar denize geri donmustu . ne oldugumu anlayamadan kendimi denizde bulan ben bi hayli tuzlu su yutmus , sonraki yillarda cografya kitaplarinda "akdenizin suyu cok tuzludur" u her okudukca bu tuzlu animi hatirlamistim ..

cocukluk yillarimdan cikayim biraz..

yakinlara geleyim ..

kayseri'deyiz, antalya'ya gecicez .. o zaman evli degilim henuz . gezmeye pek bi merakli ailem ve ben yollardayiz yine . kestirme bi yol oldugunu harita uzerinden tespit ettigimiz yolun aslinda madenciler icin acilmis , daglarin tepelerin uzerinden asan ve hic de kestirme olmayan bi yol oldugunu aciyla musahede etmis, ve fekat bi kere yola cikmis oldugumuzdan mutevellit geri de donememis , tingir mingir saatte 30 km hizla yol alirken , biz arkada, hayret bi sekilde (asla uyumayan annem de) onde uyuyakalinca, sessiz kalan arabanin icinde cani sikilan babam da naapsin yari uyuklaya yari uyanik giderken , bi yerde siddetli bi sarsintiyla uyandik hepimiz (babam dahil) .. dehsetle farkettik ki yoldan cikmis, hafif rampadan bi tarlaya dusmustuk ama Allah'tan araba ters mers donmemisti . kollarimizi bacaklarimiz saydik, cok sukur herseyimiz tamdi . babam " yaa uykumuz gelmis, bisiler yiyelim de acilalim bare" diyerek gayet cool bi sekilde toparlanip tekrar yola koyuldu . in cin top oynar bi yer, daglarin basi , nerde ne bulcaz da yiycez derken , 200 metre gitmeden bi kamyoncu lokantasina denk gelmedik mi ? girdik , sadece acik havada 2 masasi olan bi yer .. gerci bizden baska da kimse yoktu, o yuzden nereye oturcaz derdimiz olmadi , yerlestik bi masaya . yerin sahibi geldi
" abi ne yersiniz"
"neyiniz var"
"kuyu tandir var abi "
"iyi o zaman 5 porsiyon kuyu tandir"
"biz kilo usulu calisiyoz abi"
"hadi ya .. iyi madem .. 1 kilo getir bakalim"
"2 kilo yersiniz abi siz, ben 2 kilo yapayim" dedi ve gitti adam .
babam , biz bakakaldik birbirimize ..

masalarin hemen otesinde de iki tane izbandut gibi coban kopekleri yatiyor, boyunlarina kurt kapmasina karsi civili tasma gecirilmis .
"anne" dedim " bizim etleri adam kokuta kokuta getirince bu kopekler ya yapisirlarsa bize, yaa cok iriler yani"
cunku izmir'de vardir otlakci kediler, bi kumru bi doner siparis etmeyegor , gelip yapisirlar ayaklarina surtune surtune , haracini almadan gitmezler .
"bilmiyorum ki " dedi .
sonra etlerimiz geldi . korktugumuzun aksine , nasil iyi beslemislerse o kopekleri, uyuduklari yerden bi kaslarini dahi olsun tenezzul edip de kaldirip bakmadilar bize. uyumaya devam ettiler. biz de o 2 kilo , kemiklerinden dokulene kadar yumusacik pismis sahane eti yaninda ayran esliginde 15 dakkada sildik supurduk . 4 kilo olsa onu da yedik herhalde . cok superdi . o gun bugundur, kamyoncu lokantalarina laf ettirmem , babalar gibi de yemek yapiyorlar yani :)

kopek demisken ..

9/11'in hemen arkasi.. ABD'de heryerde bilhassa havalimlanlarinda guvenlik onlemleri bi hayli artirilmis, handiyse kus ucurtmuyorlar. turkiye'ye gitmisiz o yaz, geri donuyoruz, Chicago havalimaninda ilk kez o zaman gordum, kopekli devriyeler geziyor . hayvanlar bomba konusunda egitimlilermis .. omer'le rana o zaman daha yeni 6 aylik felanlar , her turkiye donusu oldugu gibi zaten keyfimiz kacik moral sifir, ayriciyetten nerdeyse bir tam gune yaklasan yolculugumuz yuzunden tipimiz kaymis halde.. kopegin biri gelip yanimizda zink diye durmasin mi ! Allah Allah !! ne var simdi , niye durdu bu hayvan gozunu de dikti bize bakiyo .. sonra gorevli memur bayan geldi , bize bakti, cocuklara, sonra benim unuttugum, "bi ara bi WC bulunca atarim" diye posetleyip cartin uzerine koydugum bebek bezini gordu " baby diaper, wrong alarm" dedi, gulumseyerek ozur diledi ve kopegini cekistirerek gitti :)) ehi :) epey bi gulmustuk arkasindan :))
efem gece gec oldu , ben yatiim artik . bugun de ustunuze afiyet baya gezdik . yarin da sabahtan baslayan yogun bi program beni bekliyor :) hepinize (bu yaziyi pazartesi okuyan arkadaslara) iyi bir hafta hayirli mesailer dilerim . gece gece yolunu sasirmis da okuyan arkadaslara da " yatin uyuyun guselim , isiniz mi yok, yarin okursunuz !" :))
sevgilerimle :)

Thursday, April 19, 2007

Izmirli denizciimin sobesi :)

Denizcigim biraz gecikerek de olsa senin sobeni cevapliyorum :)

sirf sobenin ruhuna tam uygun olsun diyerekten bu hafta yaptigim mamalarin de resmini cektim ki birilerine ithaf edebileyim:)

1. Profiterollerim :)
blogumu bugune dek ziyaret eden herkeslere, amerika kitasinda edindigim tum guzel dostlarima ve desertwind ve deniz basta olmak uzere bu blog vesilesiyle tanistigim blogcu arkadaslara olsun :) buyrun afiyetle yiyin efem :))


2. Kofte patates :) canim annecigim ve babacigima ithaf ediyorum oncelikle , cunku onlarla canli yayinda yaptim bunlari. telefon kulagimda bi yandan muhabbet ediyor bi yandan kofteleri yelpiyordum :) annecigim, eser bu ! iste :) yanniz hafiften kacirmisim yine ayarini, kofteler biraz koyu renk olmus ;P bi de bu yemegi cok seven degerli esime ithaf edeyim :) canim, her zaman yaparim ben sana bundan :)

3. yemek yok maalesef , yaa ben sizin gibi guzel yemek yapamiyorum , yaptigiklarimi da genelde hemen yiyoruz, fotograf cekmeyi akil edemiyorum o esnada yani :{{

neyse :) gelelim sorular ve cevaplarına :

1.1.Daha önce yaşadığınız 3 şehir:

_ izmir, dhakka, columbus


1.2. Tatil icin gittiginiz, gordugunuz ve önermek istediginiz 3 yer:


_ Tukiye'nin akdeniz kiyilarini boylu boyunca (muhtesem guzellikler adim basi, deniz de izmirin mavi denizinin aksine burada turkuaz yesil , super) , new york & washington (amerika nedir diye merak edenlere bu ikisi bi fikir verir) , izmir'in sifne ve ildiri'si :))) canlarim benim .. sakin tam alip basini gidecegin yer)


1.3. Yaşamak istediğiniz (görmediginiz de olur) 3 şehir?

_ izmir , sirin herhangi bi baska kiyi sehri de olabilir, deniz gorsun yani :) , ailemle sakin huzurlu mutlu olabilecegim iyi komsularimin olacagi herhangi bi yer de olabilir esasen ..


2.1. Şu anda ki mesleğiniz nedir?

_ evhanimiyim , calismiyorum :) malum vize meseleleri ...


2.2. Dünyaya yeniden gelseydiniz, hangi mesleği yapmak isterdiniz?


_ produktor (film yapimcisi) :))) cok param olsaydi aaah ahh .. kafamda bi dunya proce var , her film cikisinda daha bi siddetleniyor bu hevesim :))

2.3. "Kesinlikle ben yapamazdım" dediğiniz meslek nedir?


_ evelallah elimden her is gelir yani :P :)) ehi :) yok aslinda , kasaplik / cerrahlik yapamam .


3.1. Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri?


_ "akilli olup sen milletle ugrasacagina, deli ol millet seninle ugrassin"
" ya hayir soyle ya sus" " her seyde bi hayir vardir" her seyin bi sebebi vardir vs vs .. yasam felsefem diil de hosuma gidiyorlar .. daha pek cok var da bunlar ilk aklima gelenler .. kendi yasam felsefemi idrak edebilecek kadar olgunlasmadim henuz :{


3.2. Bir kitapdan alınma, çok sevdiginiz bir cümle veya paragraf veya bölüm?

bugunlerde "th No:1 Ladies' Detective Agency" adli kitabini okuyorum Alexander McCall Smith" in .. Afrika'daki ilk bayan detektifin (Mma Ramotswe) hayatini anlatiyor , cok eglenceli :) hem afrika ile ilgili cok sey de ogreniyorum , o insanlarin dusunceleri hayatlari vs .. tavsiye ederim :)

65. sayfadaki bi paragrafa bayildim, onu alayim (kitap ingilizce ama ben turkceye cevirdim o kismi , biraz asagida):

"the wives of missing men are all the same, thoght Mma Ramotswe. At first they feel anxiety, and are convinced that something dreadful has happened. Then doubt begins to creep in , and they wonder whether he is gone off with another woman (which he usually has), and then finally they become angry. At the anger stage, most of them don't want him back anymore, even if he's found. They just want to have a good chance to shout at him. "


"kayip erkeklerin hanimlari genelde hep ayni, diye dusundu Mma Ramotswe. Basta cok endiseleniyorlar ve eslerinin basina korkunc bisey geldiginden eminler . Sonra iclerine bir suphe giriyor, ya baska bi kadinla cekip gittiyse diye (ki cogu zaman oyle oluyor), o zaman da sinirleniyorlar. Bu kizginlik asamasinda, aslinda cogu kadin kocasini, bulunmus dahi olsa, artik geri istemiyor. Tek istedikleri ona soyle guzelce bi bagirabilme firsati ."
:))


3.3. Çok sevdiginiz bir şiirin bir parçasi?

canim annemin siiri :


"Ben olursem sabah erken saatlerde olurum ..
Behramoglu'na inat
aksamlar karanlik aksamlar soguk
Herkes civil civil gezerken
ciceklerin en guzel goruldugunde
torunlar oldugumden habersiz
etrafimda oynuyorlarsa eger degmeyin keyfime
heryer karanlik diyenler istemem gelmesinler
cicekler arasinda bi mezar
bir de kiyidan koseden deniz gorurse hani
ben olursem gunduz olurum
ziyaretci gelmese de olur yani .. "


canimin ici annecigim, ne ara efkarlanmis yazmissa bunu .. okuyunca yuregime oturmustu .. Rabbim onu ve tum sevdiklerimizi bizlere bagislasin, hepsine guzel uzun hayirli omurler versin :) guzel annecigim, hic kiyamam ben sana , kocaman kocaman opuyorum seni :))

PS: Yandaki "yildizli semalardaki hasmet" parcasi da guzeller guzeli annecigim icin :)

Monday, April 16, 2007

Gulenay'ciimin sobesi ..

Bazilarinizin malumu oldugu uzere canim hemsom Gulenay, beni gecen yuzyil sobelemisti :P hani kullanip memnun kaldigim ivir ziviri anlatacaktim ..

ve fekat ben bi elim deyip de yazamamistim .. daha dogrusu fotograf olayinda hafiften bamlamistim o yuzden gecikmisti.. cok da mahcup oldum kendisine karsi, hatta o raddede ki bi gece ruyamda goruyordum kendisini, orda dahi ozur diliyordum bi turlu yapamadigim icin :{

neyse olan oldu artik . kendisine huzurlarinizda ozur diler, kullandigim ve memnun kaldigim urunler siralamasina gecebilirim artikin :)


Oncelikle daha bu sobe olayini ogrenir ogrenmez aklima ilk gelen ekmek makinam oldu .. demek ki amerika'da benim elim ayagim olan bu emektar alet listenin en basinda yer almayi hak ediyor :)

kendisine 1.lik odulunu veriyorum. (listenin geride kalanlarina odul modul yok, onlar buncaaazimin yanina bile yanasamazlar, bi buna veriyorum odulu) cok calisti, cok emegi gecti bizlere .. amerikalilarin sekerli sunger ekmeklerini yememek icin hemen hergun bunda ekmek yaptik, pogaca yaptik, yeri geldi hamur yogurttuk borek vs icin , yeri geldi kek bile cirptirdik . giki cikmadi, helal ossun (bi masssaallah diyiverin siz de) cok hamarat cikti, opup basimizin ustune koysak yeridir :) (cok ovdum, insaallah bozulmaya kalkmaz :P) .. Panasonic'ten ..



Mr Coffee kahve makinam :) ayni zamanda cok super saat islevi gormustur, pek cok yemegimi bunun saatine gore pisirmisimdir, o yuzden mutfagimdan asla cikarmayi dusunmem, canim benim :)

haa tabii arada kahve de pisiriyoruz :P
(naapalim biz turk kahvesi seviyoruz, ondan da bu alet anlamiyor)




bi baska goz bebegim mutfak elemani ... bas koseye kurulmustur kendisi mutfagin agir topu olaraktan .. esasen ben baharatli yemek pek sevmem . ama burda ogrendigim cermen cesit milletlerin mutfaklarindan denemeye kalktigim seylerde elim ayagim oluyor, 16 farkli cesit baharati ihtiva ettiginden .

asagida tencerelerimi (bi kismini) goruyorsunuz .. cok ciddi zaafim var, bi donem calphalon'un iki setini birden alarak esimin yuregine indirmistim .. onlarla cekilmis bi askerlik pozum da var (Gulenay bilir :P) ama kendimi cumle aleme rezil etmemek icin buraya koymuyorum :P
napiim, cok sevmistim ben onlari :) kac zaman deal olsun da alayim diye beklemistim, canlarim benim :)) bi kismini gecen sene annemlerle turkiyeye gonderdim. geri kalanini da burda kullandim, tas gibiler massaallah !! Hard anodized D-pont kaplama teflon kaplama olanlar Calphalon ve Analon marka, celikler Cuisinart .. Hepsini de sevgiyle kullandim, hic pisman diilim harcadigim tek kurusuna , tavsiye ederim :)
arkadaki kirmizilar silikon olanlar ..


oda kokusu ..
ben seviyorum oda kokusunu .. evcaazimi misssler gibi kokutuyor .. tek sakincasi bazen basagrisi yapiyor, o zaman da fisten cikariyorum.



Parfumlerim :))))
hepsini koymadim, malzeme olmayayim yine diye ;) parfum cok ama pek cok sevdigim bisey.. ama ne yazik ki bi tanesine sadik kalabilenlerden diilim ben :( psikolocime gore degisik degisik kullanmayi seviyorum .. bu yuzden sayisini vermeyecegim kadar cok parfumum var . ve halen daha da yeni ve hos bi kokuya denk gelince almadan duramiyorum... son gunlerde iki yeni gozdem var mesela, ama onlarin isimlerini veremiycem simdilik kusura bakmayin .. olur da alir malir, bi de almakla kalmayip yanimda surunursunuz :P neme gerek :P ..
asagidakiler, Diesel Green, Calvin Klein Euphoria (sondan bi onceki gozdem idi) , VanDerBilt, E.A. after five 5th Ave , Elizabeth Taylor White Diamonds, Maxmara ve Chanel no:5
Ama size bi guzellik yapayim , gelmis gecmis en favorilerimi siralayayim :
samsara (ilk ve daimi gozdemdir, ilk genckizligimdan beri, bitince yenisini alirim illa)
jean paul gautier
armani mania
emporio armani she
bulgari blv
tresor
( bunlar zati artik klasik oldular, alsaniz zarar etmezsiniz , pisman olmazsiniz ;) )
simdi elizabeth arden yeni bi koku cikarmis : mediterranean .. bayildim cok guzel :)) onun pesindeyim, alicam , yaz icin ;)

efeeeeeet ...
doktum, eseledim , buldum, cikardim evimden sizler icin :) aslinda gorundugu kadar kolay bi olay diilmis bu . cunku hayatimizda yeri olan , elimizin altinda heran , sevgiyle kullandigimiz pek cok sey var, ama misal ben bu postu hazirladiktan sonra aklima geldi, yazmak istedigim bi cogunu unutmusum , en basta misal L'oreal ve clinique'in yuz temizleme urunleri .. onu da tavsiye ederim bak ..
sonra bugunlerde nazlicim sayesinde dadandigimiz taki boncuk uretiminde kullandigimiz "kendin pisir kendin tak" "polimer clay" olayi ..
neyse artik .. yaz yaz bitmeyecek :)
baymadan , bayiltmadan :) sevgilerimle :))

Saturday, April 14, 2007

Işığı Yanan Evler...

Prof. Dr. Saffet Solak'ın bir hatırası ..

( Aslinda bana cok guzel bi powerpoint seklinde geldi .. onu gormenizi isterdim asıl .. ama powerpoint nasıl eklenir bilmiyorum .. gece gece icimi buran bu guzel yaziyi da sizinle mutlaka paylaşmak istedim ... )

"Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.
Gençtim, bekârdım.
Küçük bir beldeydi gittiğim yer.
İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.

Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti.
Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.
Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu.
Ev sahibine bir şey de diyemiyordum.

Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu.
Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak: "Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim. Hacıanne:"Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.

Merak ettim, tekrar sordum:"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?"
Hacıanne:"Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.
Ancak burası uzak bir yer.
Trenden buraların yabancısı birileri inebilir.
Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır.
Buraların yabancısı biri geldiğinde, "ışığı yanan bir ev“ bulsun diye bekliyoruz."


Konya Ovası'nda, ya da bir başka yerinde Türkiye'nin, trenden inen yabancılar için "Işığı yanan evler“ yerinde hâlâ duruyor mudur?
Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlar mı?
Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı?
Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler?


Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler.
Bizler, atlarına binip giden güzel insanlara sahip
bir medeniyetin yetimleriyiz.
Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız.

Şâir öyle diyordu:
"Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler."
Şimdi bu güzel insanlar, neden ve nasıl atlarına binip gittiler?
Onları ne yıldırdı da bir daha dönmemek üzere, sessiz sedasız gittiler?
Ey güzel yurdumun güzel insanları!
Neredesiniz? "


Wednesday, April 11, 2007

gecen hafta cleveland'daydim ..


ben begendim cleveland'i , herkesin gidip bi gormesini nacizane tavsiye ederim :))

gerci bu benim 4. gidisim ..

ilk gittigimde 2 oda salon gole bakan bi daireydi :P evin sahibesi arkadasimla o 3 oda bi de mutfak don dolaş , biraz balkondan gol manzarasi seyret oylece gecirmiştik gunumuzu . o zaman dahi begenmistim cleveland'i ne yalan soyliim , cok zevkli doşenmisti :P

sonraki gidislerimde anladim daha buyuk bi yer oldugunu :P ohio'nun columbus'tan onceki baskentiymis cleveland esasen. sonra columbus buyumus, buyumus , boynuzmus, kulagi gecmis, ve "afferin !! başkent olma onuru senin artik" denmis, o gun bugun boynu bukuk kalmis cleveland.

sonraciima gol varmis misal, koskoca bi Erie golu .. hani su Kanada ile ABD arasinda kalan palmiyeye benzeyen buyuk gol ..

gecen sene gitmistik, o zaman golun kiyisinda kendini intihar etmis bedbaht baliklar surusu vardi. hava bi hayli soguktu ve oylece yatiyordu binlerce balik kiyida boylu boyunca.. esim " ah ah !! bi mangal olcakti da yakacaktik hemen" seklinde , pek de şik olmayan bi soylem vermisti . cocuklar o zaman 3,5 yasindaydi ve kocaman kocaman gozlerle bakakalmislardi baliklara . biz de baktik ama anlayamadik bu intiharin sebebini ..





gezdik yani cleveland'i bi kac kez..

kalinacak otel (pek cok var) ama ben Rukiye pansiyonu tercih ettim bu son gittigimde , temiz mis kokulu carsaflarda yatiyorsunuz ,ayricanak sicak pogaca , biber kizartmasi, sucuk ve sicak cay servisi oluyor sabahlari ;P buzdolabi karistirmak ve baska bisiler de bulup yemek serbest, bi nevi acik bufezdolabi :P

rukiye pansiyon soforlu araba hizmetiyle de hayallerinizi zorlayan bi isletmecilik sunuyor . nereye isterseniz goturuyor, getiriyor, sonraciima parti ayarliyor, gorusmek istediginiz arkadaslari yeri geliyor pansiyona tasiyor vs.. gun boyu sicak soguk ikramlar, akliniza estikce doldurup doldurup icebileceginiz sinirsiz cay ikrami da cabasi .. diger pansiyonlardan (yasemin pansiyon, ayse pansiyon, ozlem pansiyon, vs) da surekli bi ikram akisi oluyor ki cleveland gezisinden bikac kilo toparlamis olarak donmeniz isten bile diil .. ben sahsen kendim cok memnun kaldim, herkeşlere tavsiye ederim :))))


cumbur cemaat butun cleveland ahalisiyle gorustuk . iyiydi herkes :) selamlari var :P


cumartesi gununun yarisini (saat 3:30'a kadar kahvalti masasinda) , bir ceyregini oranin mall'inde , geri kalanini da aksam yemegi masasinda gecirdik , bir muhabbet bir muhabbet seklinde :) mall'e de guya hep beraber gitmistik ama hepimiz kafamiza gore magazalara dagilinca, cep telefonlari sayesinde bulabildik birbirimizi :) mall'in tek begenmedigim olayi adim basi cocuklar icin oyuncaklar konmus olmasiydi .. o ne kardesim, 5 dakka yurumuyosun baska bi oyuncak !! her biri $ 1,5 .. $ 2 ... para tuzagi resmen !! iflas ettirceklerdi bizi !! duygu somurusu yaparak belese kaptigimiz helyum gazli balonlari cocuklar ellerinden kacirip tavana (mall'in yuksek yuksek tavanina) yapistirinca , bi de onun icin mucadele etmek zorunda kaldik . 5 dakka once bile alinmis olsun , ne hikmettirse oyuncaklarina anlasilmaz bir sadakatla baglanan Omer beyimiz yuzunden Christopher Banks'de merdiven bile rica ettik gorevli bayandan . Allah'tan merdiven yokmus, yoksa herkesin gozunun onunde bi de merdivene tirmanip tavandaki balonu alip kendimi rezil etcektim cleveland piyasasina :(( ama yapacaktim napiim, oyle icli agliyordu ki burnunu ceke ceke :(( tabii o kismi pek zevkli olmadi ama bunda cleveland'in bi sucu yok tabii ..


Pazar gunu de Dillards diye pek bi duydugum ama bi turlu nasip olup da gidemedigim bi magazaya gittik .. ki !! peh yani !!! oyle bi yer gormedim !!! koca devasa bi magaza agzina kadar tiklim basa kiyafet dolu,yer gok kiyafet .. oyle bi yer !! kapidan girdim agzim acik kaldi !! icimi bi anda bi gariplik bi basarisizlik hissi kapladi .. "way canina .. ben eşele eşele bitiremem burayi" diye dusundum , ve nitekim bitiremedik .. daha sadece girişin saginda kalan kuytu koseyi eşeleyebilmistik ki benim gozlerim donmeye kulaklarim uguldamaya basladi . bu amerika'ya ilk gelip de deliler gibi alisveris yaptigim donemlerde yakalandigim amansiz bi hastalik. o zaman biri beddua etmis 'mallerde tikanip kalasin, iki adim onunu goremeyesin, bişicikler secemeyesin" diye herhalde :P halen daha cok karişik kuruşuk magazalara girince icim bi kotu oluyor, 1 saat durmaya kalmadan midem bulanmaya icim sıkılmaya basliyor . 20 yasinda deselerdi boyle bisi gelcek basina, guler gecerdim :{{ ve fekat geldi , enseden enseden sökun eden basagrisi da cabasi .. koca magazadan elimde bi etekle cikmisim . inanamadiniz di mi !! ama oyle iste ..


iste boyle :)) guzel gecti velhasili :)

peki tum bunlari neden gecen hafta yazmadin , neden simdi diye bi soru takilabilir akliniza .. hemen izah edeyim : gecen hafta yazsaydim hatira olmayacakti taze oldugundan mutevellit.. bi miktar vakit gecsin diye bekledim , boylelikle onlar da ani oldu, hem bi miktar da degerlendirmesini yaptim, hmmm bakiim tatli hatira mi diye .. evet, tatli bi hatira imisler :))

tesekkur ederim kizlar :) cleveland cok guzel, yine gelecek ben :))


son resimde , Ayse'nin minik kuzusu Meryem ve Yasemin'in yakisiklisi Omer ..


- kacma dur !! öpicem !!

- ya birakabilir misin sacimi yaa .. ya bi dakka yaaa .. ay öpmesene öfff !! lutfen cekim yapmaz misiniz !! rezil oldum rezil !!





***********

PS: bu hafta dostluk haftasiymis galiba ..
hepiciginizin dostluk haftasi (degilse bile) kutlu mutlu olsun canimciklarim :)


3 Çeşit Dost vardır (demis bir bilge :P)
1.si ekmek gibidir hergün ararsın

2.si ilaç gibidir lazım olunca ararsın

3.sü mikrop gibidir o seni arar bulur :))

Monday, April 9, 2007

Loituma - levan polkka .

eski bi fin folk sarkisi :))



aynisini bi de eski dostlar Laurel & Hardy esliginde dinleyin isterseniz ..

Sunday, April 8, 2007

bil bakalim hangi elimde ?


bu sabah lapa lapa kar yagiyordu columbus'a ..

pek bi hevesle bekledikleri halde thanksgiving'e ve christmas'a kar icinde giremeyen columbus ahalisi, easter'lerini (bahar bayrami , yumurta bayrami da diyebiliriz, biz turkler kendimiz.. esasen Hz Isa'nin yeniden dogacagi gunun temsili kutlamasiymis hristiyanlarda) kar esliginde idrak ettiler ! buna ne kadar sevindiler , Allah alem !!

kirlarda bayirlarda bahcelerde yardlarda rengarenk yumurtalar saklayip , minikler bulsun eglensin seklinde gecen klasik easterlerdan sonra bu easter herhalde alisveris merkezlerinin icindeki ufak oyun alanlarina tikilip kaldilar mecburen . gecen pazar, malum pirlanta krizinden dolayi tuttle mall'deydik ya hani .. o esnada hadi cocuklar bare azicik eglensinler diye oyun alanina sokmustuk . daha 5 dakka bile oynayamadan bir gorevli tek tek tum anne babalara gelip cocuklarini oyun alanindan cikarmalarini rica etti, sebebi easter dekorasyonu yapilacak olmasiymis .

tabii orada arkadaslari Beyza'yi gormus ve fevkalade sevinmis cosmus olan bizim ikizleri yapistiklari oyuncaklardan kazimak ve oyun alanindan cikarmak hic ama hic kolay olmadi . neyseki hemen hemen tum anne babalar benzer eziyet icindeydiler de bi takim ruhu icinde calistik , yetiskinler vs bidiklar seklinde .. gorunen biz kazanmistik (cikarabildigimiz icin) ama mall bi dolu salya sumuk aglasan cocukla dolunca zafer sevincten ziyade bi basagrisi ve (zaten pirlantasini alamamis bedbaht bendeniz icin extra) bi eziyete donustu :P

cocuk olayi zor is .. insan her an (aci ya da tatli) bi suprize hazir olmali .. kalbi buna dayanakli olmali bi kere en basta !! misal daha bu sabah universiteden 4 senemi verip emek emek aldigim canim diplomamin mitoz bolunmeyle (faili mechul oldugu icin mitoz, evde iki minik zanli var gerci ama hangisi bilemedigim icin mitoz ) 3 diplomaya donustugunu aci icinde musahede ettim :P gerci pek de isime yaramamisti bugune dek ama olsun , boru mu koskoca bi isletme diplomasi en nihayetinde , gun gelip belki de isime yarayacakti :P nasil bulmuslar nerden bulmuslar, ne zaman yirtmislar , yani akla ziyan !! yatip kalkip dua ediyorum ki Allah'tan uzerine resim filan cizmemisler, cunku bu aralar sanat calismalari girla gidiyor .. ya bi de Ranacik benim resmimi ilave etseydi diplomaya .. soyle o hep yaptigi gibi koca dudakli kupeli kolyeli uzun uzun kirpikli suzgun bakisli olanindan :P simdi arkasindan bi invisible tape'le yapistirirsam belki biraz eli yuzu duzelebilir diye umid ediyorum :{{

cocuk, Allah'in bi hediyesi .. ama surasi da bir gercek ki (hem de aci bi gercek) oyle hersey lay lay lom, ooh negzel cici kiyafetler giydirip sacina tokalar takacaksin , susleyip pusleyip parkta kirda gezdireceksin, o sirinlikler yapacak sen sevip minciklayacaksin degil kesinlikle !! bunu ogreniyorsun . kiyafetlerini 3 yasina kadar kendin secebiliyorsun belki ama sonrasinda kesinlikle kendileri (bi tarz olusturup) ne isterlerse onu giymek icin israr ediyorlar . ve bu tam dugune gidecekken en sevdigi pamuklu pijamasi da olabiliyor, zemheri ayazda firfirli mayosu ve sipilik terlikleri de olabiliyor, yahut piknik gunu alli pullu elbisesi de olabiliyor .. o an ki haleti ruhiyeleriyle alakali bisi , canlari ne isterse yani .. genel bi konsept yok , benimkilerde oyle en azindan .

sonra park olayi hepten facia ! ilk 1 dakka (abartmiyorum hayir) uzerindeki kiyafet temiz kalabiliyor belki , sonrasinda artik evde bak bak incele, "bu lekeyi nasil yapti, hadi su cimen, bu toprak lekesi , yaa bu da neyin nesi?" diye diye .. o sebepten artik neyi gozden cikarmissan onu giydirmen lazim parka filan giderken . biraz amele oluyor ama ossun vaasin ! icin aciya aciya pek bi severek bi dolu paraya kiyip aldigin bi elbiseyi cope yallah etcegine, varsin cocuk biraz salas olsun parkta .. en azindan "yapma oglum, kosma kizim, yaa neden tirmaniyosunuz agaca , elleme kopege" diye kendinizi yirtmaktan kurtulmus oluyorsunuz ki , bu da ruhsal olarak % 90 daha rahat etmek demek .. ki deger yani . cocuk da travma gecirmiyor siz de , park olayi da bi iskenceden bi rehabilitasyona donusuyor, aynel yakin tecrube ettim .

yirtilmis diplama aldi konuyu nerelere getirdi . esasen cocuk konusu tabii cok su goturen bi hamur .. konus konus bitmez . misal ben son 5 senemi , bi onceki senesi de hamilelikti onu da ekle, 6 senemi bu konu uzerinde tez, master, doktora seklinde gecirdim , daha da sonunu bulamadik arkadaslarla . demek ki neymis? konus konus bitmiyormus !

her bi cocuk bi insan, bi evren , bi kainat .. onu da tanimak kesfetmek zaman aliyor . onun icindeki Allah vergisi ozgun karakteri yipratmadan soldurmadan incitmeden terbiye etmen gerekiyor .. neticede sulayip besleyip bitki gibi kendi haline birakamazsin buyusun boy atsin diye... ki lekeden daginikliktan sundan bundan ote karin agrisi bisi bu olay !! geceler boyu dusunuyosun zaman geliyor, "ne yapmaliyim, nasil davranmaliyim" .. kitap okumayla da cozulecek bi mesele degil .

hamileyken 6 degisik cocuk yetistirme kitabi okudum , hazirim sandim dogduklarinda , hastaneden eve donup hemsirelerin degistirdigi son bezleri benim de degistirmem gerektigini 9-10 saat sonra minik bidiklarim bi goletin ortasinda yatarlarken farkedince kafama dank etti ki : benim anne olmak icin 40 firin ekmek yemem lazim daha ! sen daha altlarini degistirmeyi unutuyosun, nerde kaldi kitaplar, kitaplardaki super anne uygulamalar !! bi hafta kadar bi hemsire hanim rica ettik, gitti geldi sagolsun anlatti bazi seyleri, e yurtdisindasin , annecigim de gelememisti o zaman :{ (arkadaslar yine boyle zamanlarda tam bi can simidi oluyor , haklarini odeyemem ) ama sonrasi tabii bi dolu acemilik .. bi dolu yanlis !! gerci ogreniyorsun zamanla .. ve hersey ilk zamanlardaki kadar koymuyor insana .. tecrube kazandikca daha dirayetli daha sogukkanli olmayi da ogreniyorsun . ama yine de her cocugun ayri ayri bi kullanim klavuzu da olaymis, tam super olacakmis !!

bilahere konusuruz daha bu konu uzerinde :) konu genis :) vakit dar .. pazar pazar yapacak daha guzel isleriniz de vardir, cok tutmayim sizi :))

oglusumun son gunlerde kesfettigi ve cok buyuk keyif aldigi bi oyunla basbasa birakiyorum . ama kurallarina gore oynayacaksiniz .. yoksa tadi cikmiyor :)

-- bil bakalim oyuncak hangi elimde ?

-- sol el :)

-- (uzun uzun kocaman kocaman kahkahalar attiktan sevindikten sonra) hayir bilemedin :)))) hangi elde bil bakalim ?


-- hmm sag elde mi yoksa ?

-- :)))) eveeeeeeeeeeet bildin :))))

Tuesday, April 3, 2007

sana dun bir tepeden baktim aziz Istanbul ..

sehir diye aradim, seni buldum ..
ulke diye aradim, sen ..

toprak diye aradim, seni buldum ..
deniz diye aradim, sen ..

Osmanli diye aradim , seni buldum ..
Turkiye diye aradim, sen ..

Asya diye aradim, seni buldum ..
Avrupa diye aradim, sen ..

tarih diye aradim , seni buldum ..
bugun diye aradim, sen ..

konstantinoples dedim , seni buldum ..
istanbul dedim, sen ..

ISTANBUL ..

Istanbul sevdalilari , oyle canhiras savundunuz ki bu yasli ama magrur kenti .. dedim hakettiler, biraz aranip onlar icin de biseyler koymam lazim bloga ..

aradim, buldum, hem de bi dunya video , resim , yazi.. (hepsini koymak mumkun diil tabii) anladim ki bi siz degilmissiniz hayrani bu sehrin , butun dunya hayranmis .. bize de ne dusuyor, bukemedigin bilegi opup saygiyla huzurdan ayrilmak .. eee dile kolay, imparatorluklar baskenti o .. binlerce yilin gorgusu adabi heybeti var uzerinde ..

Yukardaki siir parcalamasindan sonra , gercek bir siir , canalici goruntuleriyle istanbul'un ..




bu klibi de koymadan edemedim , cunku muhtesem kareler var Istanbul'dan .. muzik .. eh iste .. idare eder .. baska bi muzik koysalarmis bu video'ya tam super olacakmis :P





su bi gercek ki .. ISTANBUL cidden hepimizin ortak memleketi gibi olmus .. ben izmir'i ozlerken, dostlarim bilir, pek tanir bilirmisim gibi istanbul'u da ozlerdim bi yandan .. aklima gelirdi o camilerle minarelerle suslu essiz silueti , sonraciima bi kere de balik ekmek yemistim annecigimle yeni camiinin oralarda bir yerdi sanirim, iste bi iki gitmisligim var ya, kapalicarsi, sultanahmet civarindaki tarihi evler , onlerindeki pembeli mavili ortancalar, topkapi sarayindaki super guzel kristaller kap kacaklar, vs(aklimda onlar kalmis) , buyukada faytonlar , kirik dokuk hatiralarim canlanirdi gozumun onunde, icim ciz ederdi .. hepimizin bildigi eski bir sarki , tarihten dedelerimizden devr-i miras, medar-i iftiharimiz, (canina okusak da) canimiz , cigerimiz, gozbebegimiz .. istanbul :)

(PS: ama izmir yine de benim icin birincidir, tek gecerim , onu da belirtiim :P :)))

misafirin olim gelim erzurum ;)

gurbanin olim erzurum...

hadi bu kiyagimi da unutmayin erzurumlular :)))

ha dadas ha !!
(bi dahaki bayrama getirelim bu sarkiyi, kipirikmis ;))




bu da erzurum'un pek bi meshur "erzurum daglari kar ile boran" i .. :)



ben hep duyardim ismini bu sarkinin ,arasira canim babacigim da bu ilk misrasindan sooyle bi giris yapardi sanki tumunu soyleyecekmis gibi .. ama o kadarda kalirdi .. baya icli bi sarkiymis ..ilk kez dinledim tamamini ..

Monday, April 2, 2007

bugun 2 nisan .. 1 nisani kacirdik :P

koskoca 1 nisan gecti , tek kisiye bile 1 nisan sakasi yapmak aklima gelmedi ..

demek ki yaslaniyorum :{

amaaaaann .. neyse ney ... Emel Sayin , Cindy Crawford bile yaslandi .. tabii ki sira bize de gelecekti ..

ben tabii pirlanta telasesinden gunun annam ve onemini tamamen unutmusum :P peki aldim mi pirlanta ? bu da emine'cigimin sorusuna cevap olmus olsun .. almadim ! neden almadim ? cunku minik taslilari sabah amerikalilar yagma etmisler , biz malum cleveland semalarinda oldugumuzdan mutevellit pazar gunu , ancak ogleden sonra gidebildik jcpenney'e , sonraciiiima , buyuk taslar kalmis , onlar da buyuk rakamlarda idiler , ben de almadim , o ne oyle , bi dunya parami parliyo diye bi tasa mi yatircam, yok artik daha neler ?!! benim istedigim, taslari ufak ama kendisi soooyle bulent ersoyunkiler kadar buyuk gosterisli bi yuzuk idi . o nev yuzuklerden sadece bi tane kalmisti , o da benim butcemi asiyodu, ona verecegim parayla turkiye'de 4 tane yuzuk alirim , hem de dev gibi dev gibi .. hem turkiye'de modeller daha guzel !! simdi zannimca oyle yapicam ..

yasasin canim turkiye'min canim kuyumculari , nerde burda oyle sizdeki gibi super janjanli designer modeller !!! (insaallah bu yaziyi bi kuyumcu felan okur da belki bi guzellik dusunur :P)

efenim .. hava guzel .. malum ben evde oturmuyorum .. ama yine de sizleri unutmadim , cok sahane cok bomba gibi bi parca buldum, youtube'dan .. (aslinda 2-3 hafta once bulmustum ama ancak havalar guzellesti) ben onu aynen bugunku gibi cicekli bocekli bi bahar havasi icin sakliyodum, extradan keyif katsin keyfimize diye :)))

canlarim benim :) hadi dinleyin bakalim :) dinleyin ve izmir'e gitsin gelsin hayalleriniz ... iciniz erisin ... aaah ahh, keske biz de izmirli olsaydik deyin :P :)) ee iste parayla diil bazi seyler :P :))


Kordon boyu faytonlaaaaaaaaaaaaaar !!! Aklimdan hic cikmadiniz kiiiiiiiiiiiiiiiii !!!!
aaaaaaaaaaaaaaahhhhh ... Izmir ozledim seniiiii !!!! Gozumde tutuyorsuuuuuuuuuuuun !!!





yaaaa hakketten de gozumde tutuyorsun , canim izmirim benim !!! ay aglayivercem simdi !!! postu koydum, sonra bi dinleyim parcayi dedim .. icimin yaglari eridi :((

var mi izmirim gibisi .... :,{{