Tuesday, February 26, 2008

halili dunya ...



mutluluk nedir diye sormuslar zamanin birinde bi filozofa , o da "kirazi yersin , copu kalir, iste odur mutluluk" demis.

bu mudur ?

budur bence de..

kiraz biter... agzini siplata siplata tabaktaki kiraz coplerine bakarsin bi vakit .. sonra basini kaldirir, "guzelmis yaaa , tadi damagimizda kaldi" dersin ya hani ..

son gunlerde daha bi sik geliyor aklima bu soz ..

laptop salonun bi kosesinde kendi halinde caliyor , cerezler, meyveler oraya buraya dagilmis , cay fincanlari toplanmamis . salondaki koltuklarin birinde biri , birinde digeri , birinde de en kucugumuz sevgili berfinimiz yatiyordu .. baska koltuk kalmadigi icin bana ben de aralarina bi yatak ayarladim .. "living room" geldigimizden beri ilk kez tam simdi "living" hale gelmisti bana gore ...

aksam yemeginden sonra hep oradaydik zaten , gecenin bi yarisini etmistik konus konus :)) kah gulduk gozlerimizden yaslar gelesiye , yuzumuzdeki kaslar agridi kocaman acilmaktan .. kah ayni gozler baska sebeplerle islandi, icimiz acirken bazi bazi .. Allah biliyor ya, uyumak istemedim o gece hic , onlari da uyutmadim zati :)

esim sehirdisindaydi o haftasonu toplanti icin, ya yalniz kalip onu bunu kuracaktim , ki ortam musait , ev ormana bakiyor, agacta abidin (sahinim) kargalar kardinaller .. bortu bocek, geyikler ve ben .. hava da kapali karli puslu zati ...

ya da eski gunlerdeki gibi SOS cagrisi yapacaktim .. hemen aradim kizlari " gelir misiniz" diye .. biri 3 saat oburu 4 saatlik yoldan hayir demediler , kalkip geldiler :)

simdi bunun hakki odenir mi .. o gecirilen guzel vakitlere bi bedel bicilebilir mi? bunu hangi para satin alabilir?

cocuklar icin de unutulmaz vakitler oldu, burada erkek yogun cocuk populasyonunun icinde pek bi yalniz kalmis olan Ranacikin arkadaslari da geldiler, kizlar da bizim yatak odasini kaptilar, koca yatakta cizgi film seyrederek bidir bidir konusarak guluserek geceyi ihya ettiler :) Aramizdaki tek erkek Omer, olayin basinda kisa sureli bi uyum sorunu yasasa da (kizlara elindeki isin kiliciyla saldirip bi muddet onlari evde kovaladi), sonra yedigi bi tokatin etkisiyle (kizlar isin kilici istemiyorlardi zannimca, hangisi catlattiysa artik o tokadi) silkindi (bi muddet agladi) ve kendine geldi.. sonra gece boyunca kizlarla boyalar yapti, onlarin oyunlarine eslik etti, verilen rollere itiraz etmedi, Barbie 12 danseden prenses cizgi filmini bile baktim sesi cikmadan izliyor ...

ayrilis zor oldu, tadi damagimizda kaldi ..

gecen hafta da memleketim columbustaydim :)

iki harika gun de orada gecirdim .. bitiremedim gerci , muhabbete doyulmuyor, cevre de genis , yillarin columbuslusu oldugum icun . goremedigim arkadaslari da siraya koydum, bi dahakine de onlara takilirim artikin ;)

iki gun iki ayri evde toplantik, epey kalabaliktik , Rukiyeciiimin ve Seydaciiimin evlerinin en dip koselerinin bile tozunu attirdik ..konustuk , gulustuk ... eskilerden .. yenilerden .. bugunden yarindan dem vurarak .. cok resimler cektik cooooooook eglendik .. su internet ortami ucu bucagi belirsiz bi garip dunya olmasa hepsini buraya koymak isterdim, bilhassa Gulenaycim, senin ve Belkis Teyzenin bonus peruklu hallerinizi :) ehiehehehe bi peruk bu kadar mi yakisir insana :) ehieheheheehe yaw var ya "flash flash EXTRA haber olarak gecmek vardi senin o resimleri, blog dunyasini bi sallamak vardi ya ... neyseki prensip sahibi karakterli bi insanim, yaymiycam o resimleri internete ;) tab ettirdim, bi dugunde bi cenazede gosteririm onume gelene artikin :P ;))

superdi unutulmazdi ..

yasadigimiz bu uzak bu yabanci topraklari bi kucuk turkiye yapan , artik aile oldugumuz bu guzel dostlardi .. kimi okumak kimi calismak kimi baska baska sebeplerle bi sekilde abd'ye gelmis , ve birbirini bulmus, birbirine tutunmus, sinan ozen filmleri tadinda bi kucuk dunya kurmustuk farkinda olmadan ..

dogumlari ... "kizmis" "erkekmis" diye haber ucurmayi .. mavili pembeli balonlarla hastanelere dolusmayi ailenin en taze ferdini en once gorebilmek icin .. elinde tencerelerle kaplarla yemek tasimayi yeni anneye ..

olumleri .. bilen bilir, ha deyince gidilemez yurtdisindaysaniz cenazelere .. yeri gelir en yakininiz olur, haber verilmez , "siz uzulmeyeseniz, akliniz orada kalmasin" diye .. duydugunuzda da hersey bitmistir artik .. bogazinizda en kocamanindan bi dugum, karniniza yumruk yemis gibi kalakaldiginizda beraber bi yasin, bi fatiha etrafinda toplanmayi ...

sinav heyecaniyla tirnak yiyen arkadaslara eslik etmeyi, sinav vakti dua etmeyi , "sen aslansin, sen kaplansin, seni kim tutar" diye gazlamayi ..

sezon indirimlerinde hizli bir iletisim ve kenetlenme ile magazanin bir yillik cirosunu bi haftada kotarmayi ... bu sebeple preferred customer odulunu bekleyip , her defasinda bu odulu bizlerden esirgeyen magaza sahiplerini cani gonulden kinamayi .. her bir kazagi pabucu tek tek ozenle gosterip her birine tek tek ozenle iltifat etmeyi, ve ne super alisveris ve eslerimize ne super saving yaptigimizdan dolayi birbirimizi tebrik etmeyi de ihmal etmemeyi ..

"kiz kiza gezelim bu gece" leri ..

cocuklari eslere birakip beraber sinemaya , cafeye gitmeyi .. toplasip eglenmeyi ... tarkan'in bin sene once cikardigi cakra cdsinin columbusta nasil olup da modasinin bi turlu bitmedigine beraberce hayret etmeyi .. istanbul gecelerini .. dae don daleyi ...

psikolocik destek seanslarini ... toplu dertlesmeleri ... ortak sorunlara kahve esliginde topluca cozum arama ve uretme calismalarini ...

yeni , yepyeni tariflerle mutfak kulturunu surekli update etmeyi .. kahvaltilari, caylari, aksam yemeklerini , solene donen toplantilar neticesinde kilo alip onlari toplu fitness seanslariyla eritmeye ugrasmayi ... eritememeyi ve hasbelkader eriten arkadaslari yeniden kendimize benzetmeye ugrasmayi ...

sabahin koru, gecenin bi yarisi demeden saatlerce telde konusmayi, aylik sinirsiz konusma imkanini hizmete soktuguna amerikan firmalarini ve o sistemi eve aldigina da kocayi bin pisman etmeyi ...

ve dahasini ...

paylasilan , paylastikca azaltilan, yahut cogaltilan nice seyleri ...

bilmiyorum ki hangi para satin alabilir ....

bunun bi bedeli var midir ... o bedel odenebilir mi ...

bu sarkinin sozleri tam olarak ne demek anlayamiyorum ama "halili dunya", "make my world beautiful" imis ..



iste o "seyler" di bizim dunyamizi guzellestiren .. tadi damagimizda kalan , irili ufakli mutluluk isiklari sacan hayatimiza .. sadece bayan olarak dunyaya geldigimize degil, o bayanlar olarak birbirimizi buldugumuza da defalarca sukrettiren buydu .. sisterhood ...

yakinlarda kesfettim bu sarkiyi .. addict oldum, dondurup dondurup dinliyorum .. dinledikce siz geliyorsunuz aklima ..

kizlar var ya , hayatima girdiniz ve you made my world beautiful ..

oyleyse benden size gitsin :) columbus'a, cleveland'a, dunyanin simdi dort bi yanina dagilmis tum arkadaslarima ..

columbushanimlarin dogumgunu serefine ...

halili dunya ....

PS: pasta da benden size .. kendim yaptim :) mumlari yakmayi unutmusum :P


Tuesday, February 19, 2008

o an ...


gokyuzundeki tum ak pak bulutlar, bir bardak demli cayin icine sigmislar..


hepsi hem karsimdaki titreyen suda, hem cayimin tam icindeler ...


karistirinca cayi karisiyorlar, kasigi kenara birakinca tekrar toparlaniyorlar ...


elimi uzatip gogu de harmanlayasim geliyor ..


karistirip karistirip bulutlari tekrar savurasim geliyor, pamuk balyasina girmis yaramaz bir cocuk gibi ...

aslinda daha cok ...

tekrar o bir bardak caya, o bulutlara , o suya, o ana donesim geliyor ...

bazi seyleri hic yasamamis gibi ...





Wednesday, February 13, 2008

biraz oyun oynuycaz bugün :)

sobelendim cunku :) Nalancim biraz geciktim, kusura bakma ;)


Ekran görüntüm yani masa üstüm;


Deer Creek'teki gölün otel odamizdan cekilmis bir adet resmi .. seviyorum ben o gölü ..

Aslinda genel olarak göl ve göle girme fikrinden cok hazetmem . Deniz cocuguyum ben, göl diil ;P bi kere dibini görmüyosun cogu kez, ben oyle ayagimi basacagim yeri görmedim mi huylaniyorum, Loch Ness monster diye bi olayi yasadik biz cocuklugumuzda, ne malum bu gölde de olmadigi, oyle diil mi :P

bazen de görüyorsun dibini ama gördügun ya camur oluyor ya fazlasiyla yogun bi yosunsal habitat , yesil yesil .. aralarina ne gizemli yaratiklar börtu böcukler var belli diil . ayagimi bile sokmam :P saka diil cok ciddiyim . bi defasinda izmir'deki Karagöl'de istakoza benzeyen canlilar görmüstüm, tipleri ayni da biraz ufaktilar . halen daha düsünürüm ne ariyorlardi onlar o dagin basindaki krater gölunde , nerden gelmisler, hayret. .

ayni sebepten nehirlere de giremem, girenlere de hep hayret ederim , takdir ederim bu cesaretlerini . dibi tasli cakilli irmaklar var ya, onlari severim bi tek, ve bi tek onlara girmekte bi behis görmem , severim hatta :)

ama göllerin de böyle durgunken bambaska bir akisi var kalbe ... öööööyle dalip gidiyor insanin gözleri , ruhu dinleniyor .. Bundan bi kac sene önceydi ... cok yoruldugum, darlandigim bi zamanda gitmistik orada tatile .. West Virginia'daki baraj gölünü kaldigimiz lodge (agac kulube) in balkonundan 2 saat kipirtisiz seyrettigimi bilirim ... ilac gibi gelmisti sinirlerime :)

cok super fotolari vardi o gollerin de elimde, ama lazim olunca bulunmaz ya ... bulamadim :( (herhalde esimin laptopundalar, bulunca koyarim bi ara ins )

Deer Creek'teki bu gölün ise yeri ayridir, cok tatli anilarimiz var orda :))


ikinci soruya geciyorum artik, birinci soruyu yeteri kadar esnettigim kanaatindeyim , fevkaledenin fevkinde bi cevap vermisim yine :P


Yapmak isteyip de yapamadıklarım :

stilist olmak ...

ben aslinda üniversite okumayacaktim .. Lisedeyken kafama koymustum, ücel moda bicki dikis kurslarina gidip kafamdaki modelleri gercege dokebilecegim bi egitim almak istiyordum ... sonraciiima annem dikis olayina hic sicak bakmadi :P kendisinin daha üst duzey hayalleri vardi , üniversite konusunda israr etti . ben de defterler dolusu modellerimi kendime saklamak durumunda kaldim. tek tesellim 5-10 yas grubu kiz cocuklarindan mütesekkil bi hayran grubum var simdi , ellerinde bos kagitlarla gelip "suraya bi kiz cizer misin? ayyy nasil ciziyosun bunlari yaaaa" diyorlar böööyle hayran hayran bakiyolar, ben cizerken ... canlarim benim :) ama sadece cizebiliyorum, dikis olayi yok maalesef :(

Baktim stilistlik görünmüyor ufukta, daha ayaklari yere basan bi meslek sectim, büyükelcilik :P

ilk tercihimdi, cok da severek okudum uluslararasi iliskileri .. Ama daha 1. sinftayken cok sevgili dekanimiz soylemisti bize , bu diplomasi olayinda , girmenin de yükselmenin de cok zor oldugunu ... size isletme dersleri de verecegiz, is dünyasina hazirlayacagiz sizi demisti, biz de kuzu kuzu razi olmustuk kaderimize. mezunlar gercekten de hep özel sirketlere bankalara girdiler . Benim icimde hep ukte kaldi oysa diplomasi ..

mobilyaci olmak .. kendi mobilyalarimi dizayn edip onlari üretmek .. kafamda bi dünya süper fikir var ... cok kere aklima geldi, gideyim bi mobilyaci üreticisine (babamin arkadaslarindan vardi izmir'de mobilyaci olanlar) , para mara istemem, ne is verirseniz yaparim, yeter ki bana su tahtalara sekil vermeyi ögretin demek .. biraz erkek egemen bi is gibi geldi o zamanlar, cesaret edemedim . ve ... hmmms ... sanirim onu da olamadim :P

Ya Nalan yaaaaaa, nerden cikti bu sobe olayi yaaaaa ... sabah sabah morelim bozuldu , ayyy agliycam birazdan , cok basarisiz hissettim kendimi !!!! ayy ben bi mobilyaci bile olamadim hayatta yaaaaaa !!!!



efem gelelim ucuncu suale :


Hayatta en keyif aldığım şeyler;

Ben hayatta , eger dip dalip depresyon toplamiyosam, hemen herseyden keyif alirim aslinda . bu konuda son derece easy bi insanimdir, hatta bi arkadasim bi defasinda " keske ben de senin gibi olabilsem, ne güzel herseyi cabucak sevebiliyorsun, ben cok seciciyim" demisti, ama niyeyse o zaman iltifat olarak almamistim, kalbim bile kirilmisti diyebilirim :P

ilk aklima gelen ... aile mefhumunu ziyadesiyle severim . ailemle gecirdigim vakitleri ...büyük aile olarak gecirdigimiz vakitleri ... hic bi seye degismem ... Kemal Sunal'in Tosun Pasa'sini beraberce seyrettigimiz bi gun geldi aklima simdi , demek ki hepimiz ne keyifliymissek, filme gülmekten karpuzu yiyememistik, daha dogrusu yemistik de sularini yutamamistik , gozümüzden de yaslar gelmisti ustelik, sadece agzimizdan olsa iyi .. sonra yine seyrettim o filmi ama hic bir zaman o lezzette olmadi bi daha :}



(hayatimda son 6 yildir isgal gücleri olarak faaliyet gosteren ikizlerden Rana, ben bu yaziyi yazarken , habire gidip üstünü basini degistiriyor, ona gore de ruj rengi degisiyor, saclar bi o sekil bi bu sekil oluyor .. bu aralar cok "girly" , cok "Pakize" yiz :))) misal bundan da cok keyif aliyorum :))) gerci gecen gün iki gozünü de pudrayla puf puf bembayaz boyayinca biraz dehsete düsmedim degil, "kizim naaapiyosun, kor olcaksin" diye ... naapalim süslenme donemi simdi :)

arkadaslarimla kahvaltilarimiz, biraraya gelmelerimiz ... arkadas olayi da süperdir .. "nobody has too many friends" , insanin evet tanidigi cok olabilir, ama herkesle dost olamaz insan, cok dostu oldugunu saniyorsa, kendini bi daha check etmesi gerekir, hey maan ,waatz your problem? diye .. dostlar da nahiftir, ozenilesi seylerdir, ihmale gelmez, cok cok kiymetlidir :) vakit ayirmak gerekir, ayirmiyorsaniz cok ayip demektir :))

kisa kisa diger keyiflerimi soyleyeyim :


- bebisleri minciklamak :) bilhassa tombis bebisleri :) Bu aralar favorim arkadasim Michelle'in dunyalar tatlisi Miriam'ini minciklamak :)

- denizi seyretmek oylece bos bos, meltemi hissetmek, bi de grek muzik caliyorsa , oohh deymeyin keyfime :)

- zeytin agaclari , deniz kabuklari, yakamozlar , ege mavisi, akdeniz yesili , adalar, kekik kokulari ...

- etli / zeytinyagli ikisi de olabilir, sarma :) sarmasi diil, yemesi :)

- ozenli sofralar hazirlamak, peceteler, samdanlar, pecetelikler, tabaklar , bardaklar, bardaklar ....

- okumak

- hayal kurmak .... hayal kurmak .. hayallere dalmak :)) cocuklugumdan beri on numara bi hayalperestim :)

Tesekkur ederim Nalancim, eglenceli bi sobeydi yine de :)

Umarim sen de Guney Afrika'dan buyuk keyiflerle donersin, sonraciima bizi de davet edersin Afrika'ya, biz de takiliriz belki sana bi gun :))


Hmmmss .. sira geldi oyuna davete ... Gulenayciimi, Bir Annenin günlügünü ve Beceriksiz Gelini davet ediyorum :) vaktiniz var mi kizlar ??

sobesiniz :)


Tuesday, February 12, 2008

reklam arasi



olay miladi tarihlerden birinde komsumuz yunanistan'da geciyor. Daha bizde cirtt ACE Ayse teyze yokkene Yunanlilarda varmis !! (Ama bizim Ayse Teyzemiz daha guzel, onu da belirtiim)

Sonraciima Yunanli hanimlar , boyle pasta borek gunune toplanir gibi kollarinin altina legenlerini deterjanlarini kirli camasirlarini kistirir , piknik alanlarina gider , camasir yikama gunleri duzenlerlermis . Ayakli legenlerini (turkiye'de var mi bunlardan , ben hic gormedim), 19 mayis torenlerindeki gibi senkronize bi sekilde dizerlermis ki olur da oradan gececek herhangi bir Aishe Portopokulos Teyze icin rahatca denetleme imkani olabilsin .

Onlerine cici onluklerini takip, legende kopurte kopurte, fosurdata fosurdata yikadiklari puantiyeli gomleklerini, yastik yuzlerini, havlularini , herhangi bi Aishe Teyze durumunda , sari saclarini arkaya savurtturarak boooyle gururla ferah ferah yaydirarak gosterirlermis Aishe teyzeye ve tabii birbirlerine ..

bizde de dere kenarinda oyali yazmali kizlarin hanimlarin lay lay lom camasir yikama etkinlikleri olur ,ama biz akil edip onu boylesi super bi reklam olayina dondurmemisiz :P

cok yazik :P :P

Sunday, February 10, 2008

Hey Gidinin Efesi ..


hatirlayanlariniz vardir , Aydin'a 1997'de bi efe heykeli dikmislerdi ..


sesi solugu cikmayan , efendi ve nezih kent Aydin'i o gunlerde Turkiye'de duymayan kalmamisti , zira bu heykel buyuk olay olmustu .


:))


yuzunuzde beliren siritisi hic toparlamaya kalkmayin, anladiniz siz onu ;))


hatirladiniz eminim :)

ama ben yine de anlaticam.

simdi bu heykele ne gerek vardi, esasen Aydin'da bi efe heykeli vardi zaten denilebilir .. Aydin'in hemen girisinde (eski hemen girisinde, simdi aydin buyudu , girisi degisti) eski dortyol denilen mevkiide, Vali konaginin hemen karsisinda (ki orda SSK hastanesi ve Karayollari Mudurlugu de var) ayakta duran bi efe heykeli taaaa 1960'lardan beri mevcuttu . esime tam olarak neredeydi bu heykel diye sordum, bu sekilde tum koordinatlarini verdi, ki olur da bigun giderseniz Aydin'a elinizle koymus gibi bulasiniz ;) eee ne de olsa yedi gobek Aydinlidir kendisi ;))



ama olsun , Aydin efeler diyari, bir tane mi efe vardi ki bir tanecik heykel olsun .



Her kosesine heykeli dikilse yine yetisemez Aydin'in efelerine ..


netekim boyle dusunulerek Yagcilaricinin girisine, Istasyon Meydanina da Yoruk Ali Efe'nin heykeli konulsun istendi .


Bu meydanin sehrin tarihi meydani olmasinin disinda bir ozel anlami daha vardi ki o da yine ayni meydandaki tarihi Bey Camii'nin minaresinden Yoru Ali Efe , meydanda halka mitralyozle gelisiguzel ates acan Yunan askerini tek kursunla yere sermisti . Bu nedenle o olayin Kurtulus savasimizdaki ozel anisina binaen, Aydin'in Kurtulus gunu olan 7 Eylul'de torenlerle acilacakti heykel .


Acildi da .. ama meydandaki kalabalikta bi kipirti bi huzursuzluk vardi ..


sonradan anlasildi huzursuzlugun nedeni , Efe biyiksizdi . Halk gozlerini dikmis Efe'nin biyiklarinin olmasi gereken bos dudak ustune bakiyordu . Hic efe biyiksiz olur muydu ? Hic koskoca Yoruk Ali Efe biyiksiz olabilir miydi ?



Toreni muteakip aylarca surecek tartismalarla Aydin'i hic alisik olmadigi bi sekilde Turkiye gundeminin tam da orta yerine oturtan bu heykeli tasarlayanlarsa , Yoruk Ali Efe'nin o kursunu attigi siralarda genc bir delikanli oldugunu, bu nedenle genclerin onu model alabilmesi bakimindan biyiksiz ve genc gorunumlu yaptiklarini felan soylediyse de gencinden yaslisina Aydin'da meydana gelen homurdanmayi dindiremediler .. Zati otururken gostermislerdi Efe'yi, kursun atarken gostermek yerine ,ha bi de biyiksiz, hic kabul edilir gibi degildi .. Netekim kabul edilmedi .




Ve Heykele biyik eklendi .

O gun bugundur heykel biyiklidir .






En yukardaki resim mi?

bu da bizim Izmir'in efesi :) Inciralti'nda bu yaz ben cektim :)

Bu heykel guzel , bununla bi sorunumuz yok . yalniz su tam bizim evin civarina yakinlarda (bi kac sene evvel) dikilen su heykele ne demeli .. misal ben feci takigim bu heykele ..


yaa hic denizatina binmis efe olur mu? Esim her gordugunde "light efe" diye dalgasini geciyor . Yavuklusu da denizkizidir bunun deyi .. :P Onlarinki biyikli ya ..


zati Izmir'in bu "efe" konusunda hep Aydin karsisina bi ezikligi olmustur. gecsin dalgasini bakalim ..



PS : bu vesileyle, Yoruk Ali Efe ve tum Kurtulus savasi gazi ve sehitlerimizin ruhlari sad olsun ..


Tuesday, February 5, 2008

plastik leğen ... " psycho " ...


amerikaya ilk geldigimde beni belki de en cok sasirtan sey "evler" oldu ...

cok guzel, muhtesem gorunumde olmalari diildi sasirtan .. daha baska bi sey idi ...

ne oldugunu anlaticam .


ama once bi girizgah yapayim konuya musaadenizle .. yillar oncesiydi (asir da diyebiliriz) hatirlar misiniz bi sapik filmi vardi, alfred hitchcock'un du sanirim .. evet evet onundu , orjinali "psycho" , ve psycho filmi de hitchcock'un (eminim, cunku demincek internetten arattim) . onda bi sahne vardi (yani sanirim ondaydi, simdi o filmde oldugundan da suphe ettim, neden derseniz yaaaa yillar once seyretmisim, nerden hatirliycam o kadar net bi sekilde, ben zaman geliyor bi onceki gun yedigim seyleri unutuyorum, hatta yeri geliyor, bi onceki gun bisiler yemeyi unutuyorum :P)

neyse iste bi filmde bi sahne vardi, onda adam odanin duvarini baltayla kirip diger odaya daliyordu . duvar cattadanak kiriliyordu bi balta darbesiyle , ben de o zaman "hadi canim amma da sıktırmıslar, hic duvar oyle de kırılır mı?" felan diye, hani bi yandan da filmden tırsmısım ya, kendi kendimi ve yakin cevremde cekirdek citleyip cay hupleterek (ayriyeten kendi aralarinda yerli yersiz sohbet ederek) filmin korkunclugundan hic bi sekilde bencileyin nasibini alamamis aile efradini , aslinda daha cok kendimi tabii avutuyorum, "hıhh !! hic de inandırıcı diil " felan diye .. oyle bi seydi ..

gel zaman git zaman , ben yolumu sasirdim, ya da hayatim yolunu sasirdi, kendimi amerika'da buldum . ne isim var benim amerika'da yaaaa diyemeden daha, amerika kitasindaki ilk saatlerimde cok aci biseyi farkettim, ilk aksam konakladigim arkadasimin evi tamamen ahsap ve plastiktendi . burada bi anekdot giricem : canim arkadasim turkiye'deydi ve ev bulasiya kadar bizim evde kalin diye anahtarlari bize vermisti eksik olmasin :) yani evde bizden baska kimse yoktu (ben ve esimden, o zaman bidiklar da yoktu) evet, ne dusundugunuzu biliyorum, cidden cok iyi bi insandir, halen daha da, yuzune diye demiyorum, cok severim kendisini :)) okudugunu biliyorum, ama ismini soylemiycem ki simarmasin :P ;) cok seviyorum seni seker :)

yol yorgunuydum (nasil olmayayim, izmir ohio arasi neredeyse 24 saat boyunca ucus, 3 aktarma, arti havaalanlarinda bekleme seklinde geciyor) , son olarak eve vardigimizda artik beynim zimzimliyordu, son iki saaatlik chicago - columbus ucusunu zaten tamamen uyuklayarak gelmistim, hostesin birhayli kilolu bir bey (bayan diil) oldugunu bile zar zor farkedebildim cunku gozumu acamiyordum, o saftirik de zati benim guzelim aksanimdan su istedigimi anlayamadi , halbukisen gayet de guzel "water please" diyordum, bi zaman sonra kafasina dank edip getirmisse bile ben icemedim o suyu, cunku koltukta sizmisim .. neyse eve gelince bi gireyim elimi yuzumu yikayim dedim, lavabo sahane mermer gibi parliyor ama elim deyince bi tuhaflik hissettim . "something wrong" idi yani .. bi daha dokundum, o yari kapali gozlerim acildi, tirnagimla tiktikladim, evet evet , lavabo plastikti !!! sonra kenardaki karolara tikladim !! aman tanrim, onlar da plastikti !!! sonra yerdeki karolar, sonra küvet, Yarabbim hersey plastikti !! sonra duvarlara tikladim, cok sukur onlar plastik diildi ... ama onlar da tahtaydi !!!



" heeeeee, yol benim sakulumu kaydirmis, gideyim yatayim, abuk subuk seyler goruyorum ' dedim . dogruca yataga yollandim, yastik gorunce uyuyan bi insanim zati, o gece hiiiic uyanmadan canim arkadasimin mis gibi carsaflarinda yattim, kemiklerime kadar dinlendim .

ertesi gun ogleye dogru bi vakit uyandigimda icimde pit pit bi heyecen, garip bi korku mutluluk arasi duygu, "waayy be yeni bi ulkedeyim, hatta yeni bi kitadayim" felan . . malumunuz vechiyle uyaninca el yuz yikamak icab ediyor, kimse gormese de sizi, kibar ve temiz bi insansaniz bu boyledir, medeniyet bunu icap ettirir. elimi yuzumu yikamaya gittim, bi onceki gece hayal meyal aklima geldi "ruyamda sanki bunlar plastikti" dedim. sonraciima, cinsim ya, parmak kemiklerimle tiktikladim yine ... evet hala plastikti lavabo !!! ruya diildi !!! sonra yukardaki sirayla yine herseyi tiktikladim, her yer hersey plastik , sadece duvarlar tahta , hatta onlar da ne kadar kalinsa (ya da inceyse artik) ses boyle ince ince geliyor, oyle tahta yani !

cok sasirdim, esime seslendim bi telas " gordun mu bunlari" diye .. herseyi bi daha beraber tiktikladik , ve aynel yakin beraberce musahede ettik ki evet hersey plastikti . sonra buzdolabi bulasik makinasi ve firini da elledik, neyseki onlar olmasi gerektigi kadar plastik , olmasi gerektigi kadar metaldi . gerci esim bu olaya benim gosterdigim panik ve tedirginligi gostermedi, daha agirkanli bi yaklasimla sadece alt dudaklarini buzerek " ilginc !" demekle iktifa etti .


o haftamiz ev aramakla gecti , ve ben her girdigimiz evi tiktikladim ! emlakci arkasini her dondugunde benim ellerim oraya buraya dokunuyor, numune alir gibi tiktiklaya tiktiklaya yoklama yapiyordu ve evet cok ama cok aci ki, maalesef butun o disardan muhtesem guzel ve klassi gorunen evler plastik ve ahsaptan mamul idi !! Amerikalilarin bi cogunun sisman ve zevksiz giyinen insanlar oldugunu musahede etmekten daha aci gelmisti bu durum bana ne yalan soyliim .


mermer ve seramigin soguk ama vakur yuzune alismis siradan bir turk olarak bu durum duygularimi fevkalede incitti, kendimi holywood studyolarindan birine yasamak uzere terkedilmis deney faresi gibi hissediyordum, heryer plastik ahsap evlerdi , annemin seramik ve mermerlerini ozluyordum, ve plastik bi küvetin suyun kaldirma kuvvetine ne kadar dayanabilecegini, bi evi su basmasi halinde küvetin yerinde durup durmayacagini, duvarlarin boyle büklüm büklüm kabarip kabarmayacagini düsünüp duruyordum habire .. evi de su niye basiyorsa artik .. hani ya basarsa diye :P



yaa halbukisen evler de disardan o kadar guzel gorunuyorlardi ki ..


boylece biz de tum ugrasimiza ragmen icinde gercek bi granit ya da seramigin olmadigi , plastikten bi ev tuttuk . cunku esim artik ev gezelemekten ziyadesiyle sıkılmıstı , benim de bu ulkenin sartlarina razi olup kendimi buna alistirmam gerektigini guzelce izah etti, ben de ikna oldum , mecburen .


niye mi anlattim bunlari .. gecenlerde turkiyeden henuz gelmis bi arkadas, "yaaa bizim evde lavabolar fayans diil biliyo musun?" dedi de ... sanki bizim evde fayansmis gibi .. cok sasirmis ve hayal kirikligina ugramis gorunuyordu . hatiralarim canlandi birden (bknz:yukardakiler)
hazir hatiralarim da aklima gelmisken dedim, lazim olur, bilmeyenlere de anlatayim dedim . hani bi gun olur da amerikaya gelirseniz, otelinden restoranina, okulundan mustakil evlerine kadar herseyin ahsap konstruksiyon ve plastik lavabo tuvaletlerle dolu oldugunu bi sekil idrak edince, bencileyin şok olmayin diye :)) burda gokdelenler ve cok katli binalar haric hicbiyerde beton ve mermer goremiyorsunuz, ancak biraz avrupa gormus yahut belli bi seviyenin ustunde amerikalilar isterlerse evlerini siparisle mermer ve granit kaplatiyorlar. misal Madonna ve JLo'nun banyolari Afyon'dan ozel siparis mermer imis ;))


digerleriyse plastik kuvetlerini suyle doldurup icine kopuk ve yaglarini doldurup keyif banyosu yapiyorlar, dergilerini karistirip , bi yandan sicak elma cayi icerken ..
bilmiyorlar ki leğen diyoruz biz ona ..
plastik banyoya yapistirilmis plastik leğen :((
yazi uzun oldugundan sonuna gelene kadar basini unutmus olanlariniz olabilir, psycho filminden bahsetmistim ya . "haaaa hakketten ya, ne alaka " diye hatiriniza gelmistir simdi , iste ben sonraki zamanlarda (bilhassa ilk senemde cocuksuz ve yalnizken, evde tek basina bi suru seyleri kafamdan kurup kurup kendi kendimi evhamlandirirken), hep o film geldi aklima .. ve hep yandaki uzun boylu ve hic gulmeyen komsumun bi gun evime elinde baltayla dalip beni de baltayla dograyacagindan korktum .
cunku anlamistim ,
amerika'da bu gayetten mumkundu !!!
mumkundu ama olmadi cok sukur , oldugunu da hic duymadim :P cok sukur :)
PS: var ya, pencere pervazlari bile mermer gorunumlu plastik :((
PS: bi onceki postumla alakali olarak, ordekleri tabiiki de besledik, hic mumkun mu rana ve omer gorecekler de masamizda ne var ne yok atmayacaklar o ac gozlu oburlara !! cay bile icireceklerdi neredeyse :P