arka bahcemin tek ziyaretcileri geyikler degilmis ...
bi kac zamandir tavsanlar da gelip gidiyor .. kahverengi , yabani tavsanlar .. cok sirinler :)
esim onlari da gorunce, geyikleri ilk gordugundeki duygusal tepkiyi verdi : "way be yakaliycan sunlardan iki tanesini , mis gibi kizartcan yiycen" :P amerika'ya , columbus'a ilk geldigimizde de nehir kenarindaki kaz ve ordekleri gorunce ayni cumlenin tipkisinin aynisini soyleyip benim tum icten romantik duygularimi tarumar etmisti :P yapacak bisi yok, evlenirken insanin aklina gelmiyor, "avcilik yapmis miydin hic?" diye sormak .. avci babanin avci oglu ..
gunduzlerimin daimi ziyaretcileri sincap ve chipmunklari saymiyorum, onlar zati hep varlar .. geceleri gorunmeden gezen rakunlar ve diger vahsi arkadaslarin varligini ise koydugum ivir zivirin sabaha kadar itinayla huplenmis oldugundan farkediyorum :)) bi de kisin kardaki ayak izlerinden :)
bunlardan haric envai cesit kus var, ki anlatmakla olmaz, saymakla bitmez ... her biri farkli renk ve guzellikte ... isimlerini bilmiyorum gerci .. eski evimde Kardinaller vardi , cok guzel oten kipkirmizi sirin mi sirin bir kus (bknz yukardaki resim) .. onlarin ismini biliyordum , cunku kardinal zaten ohio'nun simgesi ayni zamanda ;) ama burdakilerden bi tanesinin ismini ben kendim "general' koydum . siyah kucuk bir kus, kardinale benziyor ebat olarak, ama kanatlarinin ustunde, boyle omuzuna denk gelen biryerlerde kipkirmizi apoletleri var :)) ve ayriciyetten kendisi her daim cam agaclarinin en ust dallarina konup, ordan geleni geceni izliyor :) bi de ne alip veremedikleri varsa ikisi ucu biraraya gelip kargalara saldiriyorlar .. yani oyun mu kavga mi henuz cozemedim .. ama var aralarinda bisi, habire birbirleriyle ugrasip duruyorlar ..
bir de "abidin"im var . o da zannediyorum dogan ya da sahin .. buyukce bir yirtici kus .. oyle guzel ki ... tek basina geziyor .. seviyorum kendisini :)) coook yakisikli ;) :) resimi ben cekmedim, internetten buldum, ama ayni abidin ;))
gecenlerde Nalancim, bi sobeye davet etmisti beni ..
konu : cocuklugunuz ya da gencliginizde yasadiginiz en komik ya da en tehlikeli macera ..
simdi oncelikle sunu itiraf edeyim, ben maceraci bi karakter degilim .. yani cocukken cesitli yaramazliklarim olmus, ama maceraciliktan ziyade, kipirik olmamdan kaynaklaniyor ... misal bi kere dedemin bahcesindeki dut agacindan buyuk bir gurultuyle tum dallara surtune surtune dusmustum, ama maksadim macera degil , sadece ve sadece ust dallardaki daha lezzetli ve daha buyuk olan dutlari yemekti .. bi bogaz derdine iste yara bere icinde kalmistim :P
bi de arkadas uyumlusu bir insan oldugumdan mutevellit, ortaya atilan herhangi bir plana hayir dedigim pek nadirdir :P basima da cogu zaman ne geldiyse bundan gelir .. sayet bunlar maceradan sayilacaksa, asil buyuk odul o maceralari planlayan canim arkadaslarima gitmelidir :P ne isler actilar basima :P diycem ama gunahlarini almayim, bazen ben de onlarin basina dertler acmis olabilirim :P gang gibi geziyorduk arkadaslarla, yasimiz o zamanlar 8- 9 olmali ... askeri lojmanlarda oturuyorduk .. bilen bilir, lojmanlarin bahceleri her daim son derece bakimli , ciceklerle susludur .. ama tabii Pasa'nin bahcesi daha bi gosterisli, daha bi susluydu . bir arkadasim vardi, cok severdim, o da beni seviyormus demek ki , Pasanin evinin cevresinde nobet tutan devriyeyi gecip, parmakliklari tirmanip , bahceye dalip , benim isaret buyurdugum gulu (gulleri) koparir gelirdi . ben uslu uslu kenarda bi yerde beklerdim, hic basim agrimadi, ama onun sanirim babasina bi sikayetler gitmis :P aklima gelince uzuldum bak simdi, canim yaa ... gerci o zamanlar gul calmak hirsizlik kapsamina girmiyordu :P :P diye biliyorduk biz :P ehi :}
neyse ..
cok tehlikeli maceralar yasamadim kendi basima ...
ama hirsizlik deyince, komik , daha dogrusu traji komik bir hikayem geldi aklima simdi, onu anlatayim bari ..
sene amerikaya ilk geldigim yil ... amerika degisik bir yer .. intibak sorunlarim oldu zaman zaman tabii ... ama eksik olmasin beni yalniz birakmayan arkadaslarim vardi .. cok yardim ettiler .. o zamanlar bidiklarim yoktu tabii ...
evde yalniz bunalmayim diye esim sagolsun beni holywood video'ya uye yapmisti , video kiralayip. bolca film seyretmekte idim ..
bigun arkadaslar sabahtan alisverise cikalim dediler, hayir der miyim, 4 ya da 5 arkadastik yalan olmasin, dolustuk bi arabaya, yola ciktik . ben videolarimi mahalledeki holywood videoya birakayim dedim yol uzeriyken hazir . o gune dek hep esim birakmisti ama ben de birakabilirdim pek ala ..
otoparka park ettiler arabayi, ben indim arabadan, kosar adim gittim, daldim dukkandan iceri, elimdeki videolari birakicam . girmemle inceden inceden bi siren calmaya basladi dukkanin icinde ... etrafa bakindim, bi Allahin kulu yok, kasiyer dahil .. "hellooooo" felan diye seslenerek ortadaki kasaya dogru yaklastim ... siren sesi iyice yukseldi .. icimden bi ses "Allahim !! sanki something wrong !!" diyordu , endiseli endiseli kasiyer aranmaya ve seslenmeye devam ettim, siren iyice yukselince korktum, disari cikayim bari dedim , baktim kapilar kilitli ... Yani tam bi suc ustu durumu .. kapidaki yaziyi anca farkettim ki dukkan henuz acilmamis, acilmasina 15- 20 dakka felan vardi . kapanda gibi kalmistim, ayriciyetten hirsiz gibi ! icimden bi dunya dusunceler geciyordu, nasil izah ederim yanlis bi sebepten iceri girmedigimi diye ... derken disarda elinde sigara gozleri kocaman kocaman acilmis, saskinca bana bakan kasiyeri farkettim .. el kol isaretleri yapmaya basladim " gel !!! cabuk gel !! kapiyi ac!!" diye ... zannimca boyle bi seyle hic karsilasmamis ki genc (acemi :P) kasiyer, boyle bi muddet daha sigara elinde bakakaldi .. neden sonra olayin vahametini anladi zannimca benim acikli bakislarimdan ki , bi zahmet kosturup geldi, kapiyi acti .. ben agladim agliycam " videolari birakicaktim da ben " ... adam disardaki "video drop" kutusunu gosterdi , "buraya birakabilirsiniz bi daha" dedi ... ben yanindan gecip gittigim o seyin videolari dukkana girmeden birakmak icin , gayet pratik bi maksatla konuldugundan bihaberdim tabii .. kizaran yuzumu yere egip " peki" deyip kosar adim uzaklastim :P
sonra bu olaylarin hicbirini arabayi dukkana ters parkettikleri ve kendi aralarinda mutlu mutlu muhabbet ettikleri icin gormemis olan arkadaslarima, biraz da icerlenerek, anlattim .. cok gulduler ... daha da cok icerledim :P
iste boyle .. hersey bi tecrube ... sonradan ben de guldum kendime, o acikli haldeki insan ben degilmisim gibi .. yasanan hersey gecip gittikten sonra sanki bi baskasinin anlattigi masal gibi oluyor ...
ne cok alisilageldik laf doner durur hayatimizda milletlere dair , degil mi ?
ne cok klise ...
su millet soyle, bu millet boyle ... cok bilirmisiz gibi , araplara bi kulp , cinliye bi ayri kulp takmada ustumuze yoktur . iranlilar hakkinda atar tutariz, avrupali icin soyleyecek bi dunya sozumuz vardir , zenciler desen ayri bi alem , yahudiler mi aman aman ...
yapmayiz demeyin , hadi itiraf edelim , yeri geldi mi bi guzel de "kategorize" ederiz ...
sorsan karsilasmis miyizdir bi rusla.. yo, hayir ! ama rus kadinlari diycem bak simdi, yalan mi, hepinizin zihnine natasalar geliverdi.. hic acimadan "taak" etiketleriz ..
yurtdisina cikana kadar, ben de ortami geldimi sahane onyargilarimdan birer kuple ortaya karisik attiriverirdim .. cenem de iyidir, maksat muhabbet olsun , muhabbet corbasinda benimde tuzum, hatta biberim olsun diyerekten ..
eni topu bi tane isvecli mektup arkadasim oldu, durmadan hediyeler gonderirdi bana eksik olmasin, bi de her mektubun sonuna "your best friend" (yani senin en iyi arkadasin demek oluyor, kendisini benim en iyi arkadasim ilan etmisti) yazardi , yeri gelince Isvecliler hakkinda bile "hmm iyi nazik insanlar, ayriciyetten Iskoclar gibi pinti degiller, cok comertler :P felan diye ahkam kesebiliyordum . cunku netice itibariyle hic isvecli arkadasi olmamis bi dunya arkadasima gore %100 (onlarin sifir , benimse 1 arkadasim var ya yani) daha bilgiliydim ... Iskoclar hakindaki bilgim ise, meshur pinti iskoclu fikralarindan devsirme :P
kendimden ornek veriyorum, ama durum bu yani , size de aciyacak degilim , bu muhabbetlere tek basima girismiyordum neticede, karsilikli paslasa paslasa, birbirimize gaz vere vere yapiyor, en nihayet, 'vay bee hakketten turkun turkten gayri dostu yok' , yahut 'biz bize benzeriz' noktasina yakin bi yerlerde , 'dolapta kola var miydi?" "icim ezildi deminki boreklerden yiycem biraz daha' ile taclandirarak nihayete erdiriyorduk bu essiz onyargilamalarimizi .
genclik ...
genc bilebilse .. yasli yapabilse demisler ...
zamanla olgunlasiyor insan ..
bunun bir numara guzelligi, ceneni tutmayi ogreniyorsun zamanla .. her bildigini bir cevher zannedip halkin istifadesine sunmuyorsun misal .. (ben o yuzden cok post atamiyorum :P deyip kendimi savunayim ;)) iki dinleyip bi konusabiliyorsun, uc konusup hic dusunmedigin zamanlara inat ...
guzel de oluyor ..
yurtdisinda yasamanin insani olgunlastirma olayi ise daha bi hizli sanki ... bi kere cikiyorsun hep bildigin yasayageldigin bir aliskanliktan, bambaska sularin ortasinda buluyorsun kendini .. oyle ki suyun rengi bile degisik, baliklarin yuzusu bile hatta .. sense hep bi sekil ogrenmissin, sil bastan gozden geciriiyorsun ne varsa bildigin, "hmm belki de boyle de olabilirmis " diyorsun .. "Allah Allah ne enteresan, hic aklima gelmezdi" diyorsun .. "bu , belki de benim ogrendigimden daha iyi" diyorsun ...
yahut da "yaa aslinda ne kadar bize benziyorlar" diyorsun ...
ne zaman mi?
hickimsenin bi baskasinin cocuguna (sikayet ediverir korkusuyla) dokunmadigi bi ulkede senin cocugunun basini dalgin gozlerle, ve yuzunde kocaman bi sevecenlikle oksayan kadinin Rus oldugunu, ve kendi ulkesinde cocuklarin baslarini rahat rahat oksayabildiklerini ve ulkesini aynen senin gibi cok ama cok ozledigini ogrendigin zaman ..
yine bi baska Rus ailenin , "bisey alir misin?" diye soran amerikaliya , nezaketinden "tesekkur ederim" deyip, israr etsin diye bekledigini, ama amerikali "tamam o zaman" deyince , o aksam gittigi evde ac oturdugunu, aynen bizdeki gibi bi misafire israr kulturunun onlarda da oldugunu ogrendigin zaman ...
kulturu hakkinda ukalalik ettigin bir iranlinin nezaketinden zerre bisey kaybetmeden, yuzunde gayet asil bir tebessumle "hmm ben bunlari bilmiyordum , dogrudur belki de" diyerek olgun bir diplamasi dersi verdigi ... bir daha seninle konusmaz zannettigin bir zamanda evine yemege davet etme alicenapligini gosterdigi ve sen "ne yumurtlamistim ben o gun yaaa" diye yerin dibine girdigin zaman ...
kendi elleriyle yaptigi sushiyi ikram eden Japon bayanin , gozlerini kirpmadan senin lokmalarini ve yuz ifadeni inceleyip, begenip begenmedigini sozlerinden degil gozlerinden anlamaya calistigi zaman ...
cok rahat bir kulture sahip olduklarini dusunerek yanlarinda rahat rahat (abuk subuk)konustugun amerikali arkadaslarinin yuzlerinin kizardigini gorup hayretlere dustugun zaman .. yahut gozlerini kacirarak mahcup ve toy bir ifadeyle konusan genc amerikali cocuklari gordugun zaman ...
Bir misirlinin "turkse guzeldir" deyip seni altindan kalkamayacagin bir iltifatla mahcup ettigi zaman ...
Bir Somalili genc kiz , senin de bulundugun bir ortamda kulturu ve ozguveniyle odayi hakimiyeti altina aldigi, seninse onun soylediklerini ilk kez o gun, ondan duymus olarak hangi kultur ve hangi gelismisliginle ovundugunu ve odaya girerkenki ust perde haleti ruhiyenin hangi delige saklandigini tekrar bi dusundugun zaman ..
Korelilerin Turkleri cok sevdigini, Koreli arkadaslarindan duydugun bi iki turkce sozle hayrete duserek "siz nerden ogrendiniz bunlari?" diye sordugunda ogrendigin zaman ...
Yemege gittigin Hintli arkadasinin evinde sen masadaki onbin cesit (abartiyorum) ikrama hayran hayran bakarken, onun Cerkes gelini gibi (bakin yine bir genelleme) bisicik yemeyip sen karnini guzelce doyurasin diye ayakta bekleyip sana ikramlarda bulunmasinin, "Turk misafirperverdir"sozunun neresinde "Hint" gizli diye dusundurdugu zaman ...
En beyazindan , en yesil gozlusunden , en guzelinden bir Suud kadinla karsilasip agzin bi karis acik kaldiginda, "yaa hani araplar hacda turk kadinlarini beyaz diye kaciriyordu ? kim kekledi beni yaaa" diye kendi kendine kizdigin zaman ...
Bir Kolumbiyali arkadasinla konusurken karsilikli gozleriniz takilarda takilip, zevklerinizin ne kadar ayni oldugunu farkettiginiz zaman ...
Karda saplanip kalmis arabani umitsizce kurtarmaya cabalarken, yardima gelip direksiyona oturan amerikali , senin icini arabani kurtariverdigi ve tesekkur bile beklemeden mutevazi bi sekilde kendi arabasina dondugu zaman ...
yahut issiz bir amerikan koyunde tek basina yasayan arkadasini ziyarete gittiginde yollari karistirip kaybolunca , sana (hic ummadigin bi sekilde ) bir aile arabasiyla onune dusup yol gosterdigi zaman ....
sevdigi insan tarafindan terkedilen bir uzakdogulu arkadasin, teselli olsun vakit gecirelim beraber diye beraberce seyrettiginiz bir filmden etkilenip yine gozyaslarini tutamayinca ona sarilip beraberce aglastiginizda ...
iste o zaman anliyorsun ..
insan heryerde insan ...
biraz kotu , ama cokca iyi cogu zaman ...
ve heryerde ayni dilde akiyor gozyasi cani yandigi zaman ..
ve ayni dilde isiklar saciyor gozleri keyifle guldugu zaman ...
o kadar benzeriz ki aslinda , o kadar farkli gorunurken birbirimizden ...
Allah farkli farkli milletler yaratirken, farkliliklarimizdan bir renk olusturmayi , hayata bir renk katmayi hedeflemis belki de ... ondaki guzelligi yakalayabilirsek , cidden cok eglenceli hayat :)
cunku biz de onlar icin farkliyiz, hem benzeriz biraz ...
cunku "biz" de aslinda iyiyiz, hem de kotuyuz biraz ...
Unutmadan her Iskocun pinti olmadigini da, Iskoc asilli yasli evsahibimizin, buzdolabini eski buldugumuz icin yeni ve daha buyuk bi tane alip,eve koyup, onu da bize gostermek icin bi heyecanla kari koca bekledikleri gun anladim :)
Dans dedigimiz hadisede bi degisik buyu var , degil mi ..
cocuklugumuzdan beri 23 nisanlar olsun, okul rontlari olsun, akraba dugun ve kinalari olsun, her daim hayatimizda su ya da bu sekilde bi dans oldugu icin midir nedir ...
gerci bahsettigim tam olarak bunlar degil ... daha sanatsal olanlari kastetmistim ben acikcasi ...
(tabii pianist santor ve bateri ekibi esliginde dugun salonlarinda yapilan eglenceleri de sanatsal bulan olabilir , ozur dileyerek ben bu grubun disina cikaricam kendimi) (yahut da CD esliginde yapilan kimi eglenceler ;)) di mi kizlar ? ;)) eglencelidir, ama sanatsal da diil simdi :P )
degisik milletlere ait danslar gibi mesela ..
ilgimi ceker , merak ederim , acaba nasil bi tarihle , nasil bi duyguyla sekillenmis o danslar asirlar boyu, nasil ortaya cikarmis onu o millet diye :) kuzey milletlerinin, afrikan yerlilerinin , amazon ormanlarinin, cinlilerin, japonlarin, araplarin vs vs ...
sunu anladim ki ben en cok kafkas milletlerine ait danslari seviyorum . Cerkes, Cecen , Gurcu, Abhaz danslari :)
Rastladikca seyrediyorum . Ama iki grup var ki onlardan muhakkak haberinizin olmasi gerek . Georgian National Ballet ve Georgian Legend ... arattirirsaniz karsiniza cikacak pek cok guzel videolari var .
Bu konuda en istikrarli ve ozenli calismayi bu iki grupta goruyoruz sanki . Danscilar yillarca bu ise emek vermisler, ve kareografiler bizdeki (biraz otantiklikten uzak) Anadolu Atesi'nden farkli olarak danslarin orjinal kareografilerine ve hikayelerine sadik kalarak hazirlanmis , o yuzden bekledigini (hatta daha otesini) buluyor ve hayranlik dolu bi memnuniyetle izliyorsun danslarini . Ben Anadolu Atesi'ni luzumundan fazla modernlestirilmis ve kalabalik buldugum icin ayni lezzeti onlarda bulamiyorum maalesef .. horon haric ;)
ama tum gruplar icinde de Georgian Legend'i bu Cerkes dansinda tek gecerim .. super bir karografi :)) aslinda merakiniz varsa diger danslarini da aratip izletebilirsiniz , misal Dance Acharuli de cok guzel ;) Bizdeki Cilveloy'da oynamislar .
Bi de yakinlarda kesfettim, "Hancher" diye bir grup var ki !!
bence muhakkak bi izlemelisiniz ;)
bu gun de boylece dans olayiyla gorsel solen yapmis olduk bakalim . tesekkure gerek yok :P ;) (cunku itiraf etmem gerekirse konu bulamadim , bahar civil civil , kuslar bortu bocukler disarda dans ediyorlar, aklima bu konu geldi bi tek ;) yine de ric'ederim , ne demek ;)
bidiklarima yatmadan once mutad oldugu uzere kitap okuyordum .. bi masal kitabi secmisim o gece ... onu okuyorum, ama neredeyse kendi gozlerim de kapandi kapanacak ... turkiye'deyken almistim o kitabi , ismini vermiycem, cunku kim yazmissa o masal kitabini cocuk ruhundan zerre miktar anlamadigi besbelli .. bi dolu cumleyi okurken sadelestirmek zorunda kaldim , oturmus eni konu edebiyat yapmis yazar :P
derken baktim, cocuklarin gozleri kapanmis .. tatli tatli dalmislar uykuya ... kitabi kapattim kucagima biraktim , bi muddet onlarin nefes alisverislerini dinledim .. icimi sizlatiyor onlarin o masum halleri .. sonra kendi cocuklugum geldi aklima .. bi muddet oylece kaldim, derken odanin duvarindaki Turk bayragina kaydi gozlerim .. nasil oldu bilmiyorum, birden sanki odanin o kosesi izmir oldu .. bayraklidaki tersane oldu .. oradaki gemiler geldi gozumun onune .. bayrak o gemilerden birinde dalgalanmaya basladi ... benim icin ozel bi anlami mi var o tersanenin ? hic yok ... ama iste yurtdisinda insan en olmadik yerleri bile ozleyebiliyor ;{
bugunlerde boyleyim .. arkadaslar birer ikiser (beser onar) turkiye'ye dokulmeye basladilar .. ben simdilik buradayim , bi turkiye gorunmuyor maalesef :{ ondan midir nedir , nereye baksam yine turkiye olmaya basladi bana , halimi hic begenmiyorum :P bi de bazi arkadaslar demez mi "sen bu yaz cok kaldin turkiye'de hadi hadi uzulme o kadar" diye :P yani kime gore az kime gore cok bilsem ... ben ozluyorum iste iki gun gecmeden :{ ooh be yuzunuze karsi diyememistim, soyledim de rahatladim .. ozluyoruz kardesim !!
kendime cok aciyip efkarlanmaya baslamadan konuyu degistireyim .
bugun arabayla marketten eve donerken, karsi seritten gelen arabada bi bey itinayla saclarini tariyordu dikiz aynasina baka baka .. orta yaslarda biriydi , 50 lerde felan .. boyle bi vakit bakmis kalmisim saskin saskin ... daha once isiklarda rujunu rimelini suren, trafik akarken bigudilerini acan cok bayan gormustum (hatta bu bayanlarda cok olagan bisi, zirt pirt goruyorum boylelerini) ama ozenle sacini tarayan bi bey ilk defa gordum .. kayit dusmeye deger buldum, ondan yaziyorum, ayriciyetten takdir ettim bu kendisine olan ozenini (gerci onun haberi yok) :P
gelelim asil gundemimize ..
son postumda bulut resimleri koymustum ya ..
gecen hafta ogrendim ki bu bulut olayina kendini kaptiran bi ben degilmisim .. ben gibi bi dolu insan varmis .. bunlara "cloud spotter" deniyormus .. ben de kendimi bi "cloud spotter" ilan edeyim bu vesileyle :)) hatta ve hatta inanmayacaksiniz, bunlarin bi dernegi bile varmis "cloud appreciation society" diye .. turkcesi "bulutlari (n guzelligini) takdir etme, waaav ne kaddar guzeller deme dernegi (toplulugu)" gibi bisi :)) internette aratin bulacaksiniz, bi dunya sahane bulut resimleri var :) dernek olayindan cok haz etmem ama buna icim cok isindi , ben de uye olucem o dernege , yani sanirim :)
soylememe bile gerek yok gerci ama, acaba bu kadar guzel cekmis olabilir mi diye icine ufacik da olsa bi "acaba" girmis olanlar icin hemen aciklayayim, bu postumdaki resimleri kesinlikle ben kendim cekmedim , tum resimler "http://www.cloudappreciationsociety.org/" dan ...( ziyaret etmek isterseniz diye adres olayini da vermis olalim ) ... her bi bulutun nerede, hangi mevsim ve hangi hava kosullarinda nasil olustugunu anlatan pek cok aciklayici info da var sitede . ben sahsen bi cogunu , vaktim bostu, oturdum itinaynan okudum , su an gerekli gereksiz her ortamda basimi goge kaldirip, "bu bulut var ya bu bulut .. nasil olusuyo bi anlatsam var ya .. dudaklariniz ucuklar " seklinde geyik uretme imkanim var , kafamin attigi zamanlarda cevremdeki kitleyi bi punduna getirip bulutlara savurucam, cok niyete koydum :)) hazir da turkiye efkarlarina gomulmusken .. kim tutar beni ;))
koyu renkli kalin kalin kisliklardan kurtulup civil civil yazliklarimiza kavusma ask, sevk ve heyecani ile bi onceki gun basladigim "get rid of winter" operasyonunu sabirla ve inatla (yer yer surune surune) surdurdugum bir gunun saat 3'unde artik benim tatli bidiklarimi okuldan almam gerektigi icin evden disari ciktim . kolay is degil ... aslinda bu nev buyuk operasyonlar, manti gibi bence imece usulu yapilmasi gereken bisi, cunku kolay olmadigi gibi tek basina yapilince bi o kadar da sıkıcı ve bayici oluyor .. yunluleri pamuklulari ayir .. yika .. kaldirabildiklerini kaldir .. kaldiramadiklarin icin not ilistir .. "aksam eve gelen es tarafindan kaldirilacak" diye ... kuru temizleme icab edenleri de ayir .. onlari giristeki dolaba diz .. uzerine not ilistir .. "dry cleaning" diye .. yazliklari cikar ... yika .. yika ... yika .. utule .. kismina gelince bak gozlerim doldu .. hic sevmem utuyu :( insanin omrunu yiyor ..
velhasili yorgundum ... cok coooook yorulmustum .. bi de ustune ustluk moralim bozuktu cunku bitirememistim, 3. gune de sarkmisti olay :P arabaya bindim ... yola ciktim .. Lost Nation'dan saga dondum, uc bes saniye kadar sonraydi , daha fazla degil ...
mutad oldugu uzere gozlerim gokyuzunu yoklamis gayri ihtiyari ..
hic bahsetmis miydim, cok severim gokyuzunu ben :)))
ilk ne zaman basladi bu gokyuzu seyretme olayim, hatirlayamiyorum ..
bana 3 - 4 yil oncesi gibi geliyor ... o donem hayatim simdikinden de yogun bi trafikte akiyordu .. sosyal ve aktif bi insan olan ben , bunlarin yanisira hayir diyememe gibi bi ozure de sahip olunca, ister istemez her tur program ve aktivitenin icinde buluyordum kendimi , sonraciima bi kosusturmadir gidiyordu tabii ... bi zaman sonra ruhum kacis yollari aramaya basladi zannimca dinlenebilmek icin ...
cunku sunu ogrenmis bulunmaktayim ki , insan neyle mesgul olursa olsun, ne yaparsa yapsin, gunun icinde muhakkak bi muddet vakti "kendi"sine de ayirmasi gerekiyor . "kendi"ne vakit ayiramiyorsa, "kendi"si bi bi vakit sonra artik ona kizmaya basliyor, ve "kendi" "kendi"sini yipratiyor ;)
ruh yoruluyor ... beyin yoruluyor ... kalpte carpinti , gozlerde donuk bakislar .. "o ani yasayim bitsin , eve gidince hemen gitcem ayaklarimi uzatcam, kitap okuycam" diye ic dunyanda text mesajlari geciyor ... ama o anlar bitmiyor , o kitap okunmuyor , o ayaklar uzatilmiyor bi kanepede ooooooh soyle gamsiz gamsiz ... ibadet gibi , yoga gibi , meditasyon gibi bi ic dunyana inip, bi kendi kendinle kalip , bi ic arinma , self cleaning olayina girmen de sart ... yoksa hayat hizli hizli akiyor, ve sen kendi hayatinin seni idare edip parmaginda oynattigi bi piyona donusuyorsun, ve aci tarafi bunun farkina bile varmiyorsun.
iste boyle bi donemde basladi sanırım bulutlara ve gokyuzune olan ilgim ...
yahutta izmirden ilk koptugum yilda da olabilir .. cunku sadece izmiri degil onun o masmavi denizini de cok severim , bu yuzden kendi halinde bir anakara sehri olan columbus'ta bi muddet zorlandim aslinda .. denizden uzak, mavinin terapisine hasret ben, bi gun bi baktim ki basimi kaldirdigimda nereye gidersem gideyim (deniz gibi ) bi gun ayrilmak zorunda olmayacagim buyuuuuuuk mavi bi gokyuzu bana bakip duruyor ... ustelik bazen oyle muhtesem oyle insanin ruhunu costuran bir guzellikte oluyor ki, o sanati oraya naksedeni kalkip ayakta alkislayasin geliyor " yaaaa bu nasil bir guzelliktir yaaaa" diyerek :) ustelik gokyuzundeki sanat gun be gun degil an be an bile degisiyor, Sanatcinin fircasi surekli mavi tual uzerinde, beyaz bulutlarla oynayip duruyor :)) sıkılmıyorsun da yani, hep ayni hep ayni gokyuzu degil ;)
suna bakin mesela ... hic ilk resimdeki gokyuzuyle ayni mi :)
ama ...
o gun gordugum gokyuzu, ki bunca kelami sirf onu anlatmak icin etmistim , yani su ana kadar okuduklariniz hep o muhtesem sanattan size bahsetmek icin basladigim bir yazinin girizgahiydi :
o gunku gokyuzu bir baskaydi ..
hatta bambaskaydi ...
bunca yillik "gokyuzu inceleyicisi"yim :P hic boylesine rastlamamistim daha once ...
gozlerim buyudu, kalbim, yeni bir bocek turu bulmus bilimadami heyecaniyla carpmaya basladi , yola degil surekli gokyuzune bakar oldum, yuzumde pembe kocaman bi siritisla :)))
sonra haftasonundaki 23 nisan programi icin cantama koydugum ama orda ne hikmettirse aklima gelip de cikarip iki karecik olsun resim cekmedigim fotograf makinam hatirima geldi . arabayi ani bir kararla saga kirip, itfaiye binasinin onune parkettim, sonraciima bi dunya fotograf cektim, cektim, cektim ... fotografcilik yetenegim malum, guzel cekemem felan neme lazim , en guzellerini sonra ben secerim diye ...
iste .. bu asagida goreceginiz resimlerdeki gokyuzu o gokyuzudur ... asli gibi degildir, 2 boyutlu resim hic o ani 3 boyutlu yasamak gibi degil, ama elimden gelen de anca budur .. yine de sizlerle paylasabilmek istedim ...
basligi "gokyuzu UFO' larla doluydu" diye sansasyonal bi sekilde atmak da vardi :P malum sansasyonel bi cagda yasiyoruz :P
ama ne dedim ... ruh sansasyon degil , huzur istiyor aslinda ...