Sunday, April 27, 2008

ask-i hurrem

masmavi gökyüzünde

kaybolmuş kutup yıldızı

mehtaba sürgün olmuş hayaller

geçmiş yiter gider

sarmışsa ruhunu

dalgalar anlatır gibi her şeyi

kalbim barışmış gözyaşlarıyla

nastasia elveda

(Can Atilla)

Thursday, April 24, 2008

karpuz kabuklari ...


buralara baharin dolayisiyla da yazin gelmekte oldugunun bir numarali gostergesidir "
"karpuz" ...

meyve sebze genelde ordan burdan ithal oldugundan, genelde guney yarimkurenin caaanim karpuzlari boyle nisan basinda felan tezgahlarda yerini alir . koca koca karpuzlari gayet makul fiyatlara alip afiyetle yemeye, turkiye gorusmelerinde de esinize dostunuza hava atmaya baslarsiniz "caniiiiim siz daha baslamadiniz mi karpuz yemeye?" :P :P bir karpuzseverseniz, durum boyledir, nisandan itibaren artik mutluluk icin kisa bir yoldur, bir dilim karpuz :)

onceki gun 23 nisandi, malum :) cocuklari toplayip dolustuk arabalara :) cok guzel cok eglenceli bi piknik yaptik , sarkilar soyledik, oyunlar oynadik, yarismalar yaptik, cukulatalar sekerler savurduk havalara sonra onlari yerlerden kapistik , diycem ama biz kapismadik tabii, cocuklar kapisti, simdi koca koca insanlar yerden cukulata kapistigimiz sanilmasin, biz cocuklar icin oyle bi eglence olsun diye hani :P eve geldigimizde uzerimden tir gecmis gibiydi, ama degdi ne yalan soyliim :) aksam cay demlenirken kanepede sizmissam da cocuklarin uzuuuuuun soguk kisin ardindan o yuzlerinde ciceklenen mutluluklarini gormek icin bi daha bi daha bile yapilir :)

orda karpuz sezonunu da actik da, ayiptir soylemesi ;) kabuklarini sakladim, havalar az daha isinsin, gole atip deniz (pardon gol) sezonunu da aciciiz :)

dermisiiiim, sizleri gerermisim :) yok canim yapar miyiz oyle seyler, burda turk insanini en nezih en guzel sekilde temsil etmeye calisiyoruz, asla atmiyoruz karpuz kabuklari felan, iciniz rahat etsin :)) guzeeeeelce topladik dokup sactigimiz ne varsa, cocuklarla clean-up operasyonu yaptik, tertemiz biraktik masalari ve civari ;))

neyse, bu kucuk bi piknikti sadece , 23 nisani oyle bos bos gecirmeyelim diyerekten .. asil "official" kutlama ise 27 nisan pazar gunu olacak, TASNO'nun duzenledigi bir organizasyon ile .

Orada da sarkilar soyleyecek bizim bidiklar , epeydir provalarini yapiyoruz . bar bar bagirmaktan seslerim kisildi :P enerji kupu kipiriklar, iki dakka uslu uslu prova yapmiyorlar ki ! oraya buraya dagilan, oturan kalkan, kosan ziplayan, yanindaki ile konusan, kavga eden, gulusen, hatta makyaj yapan bile var :P gecen provada bizim Rana hanim almis eline rujunu kendininkileri boyadigi yetmiyor gibi korodaki kizlarin da dudaklarini boyayiveriyordu :P arka siradaki erkek cocuklar sandalyelerin ustunde kosusturuyor, onde kizlar makyaj yapiyor, evet , biraz disiplin sorunsalim vardi itiraf etmek gerekirse . sonraciima ben de Allah ne verdiyse bagirmisim soyle bi guzel, karsilikli bagrisa bagrisa oylece yaptik provamizi :) cok sukur ogrendiler de sarkilarini, keyfim yerinde simdi :)

aktiviteler birbiri ardina ..
sonra da anneler gunu gelecek hayirlisiyla .

ki ben asil onu dort gozle bekliyorum ;)

Monday, April 21, 2008

Monday, April 14, 2008

cocuk istismari mi sadece ?


bi onceki postumla alakali dertlenenler icin ... " hayirdir yaa, iyisin di mi" felan diye :P

sadece bi roman yazmaya calismistim , biraz huzunlu olduysa romanin konusundan dolayidir :P bi de zati 55 kelimeye roman sigdirmak hic kolay diil :)
zor bi sobeydi, cok calistim :)

yoksa ben huzunlu felan diilim , iyiyim yani :) normal hayatima ayni mihvalde devam ediyorum, hatta daha bile iyiyim, agaclardaki tomurcuklari gordum, icimin bocukleri kipir kipir, bahar sarkilarini soyleyerek geliyor :))) gelen giden, es dost, coluk cocuk , kosusturma ... daha ne isterim :))

neymis, hic telas olacak bisi yok, gayet iyiyiz hepimiz :)

bi de bana o sobeyi hatirlatan , Gulenay'in "seni sobeledim" mesaji olmustu , bak simdi aklima geldi . cocuk istismari ile alakali bi sobeye davet etmis beni , konu ile alakali baya da bisi yazmis .. ee konu ciddi, haliyle yuzum asiliverdi , kaslarimi catmis okuyorken onun yazisini , nasil olduysa birden aklima Nalan'in da beni taaaaa ne zaman sobeledigi geliverdi ..

"hiiii cok ayip oldu yaaaa, ya nasil unuttum ben o sobeyi yaaa" oldum birden .. derhal ustumdeki uyusuklugu attim, "artik yazmamin zamani gelmis" dedim . derhal once Nalanin sonra Gulenayin sobelerine cevap yazmaya karar verdim, ama tabii o esnada yuzumu ve haleti ruhiyemi toparlayamadigimdan da biraz boyle karamsarimsi bi "roman" yazmis olabilirim :P ama sonu iyi bitiyordu rahat olun :) (tabii roman 55 kelimelik oldugundan sonu pek belli olmuyor, olamadi .. ) amaaan neyse ney ! neticede su uc gunluk dunyada bi "roman" da ben yazmis oldum, edebiyat dunyamiza hayirli ugurlu olsun :P umarim cumhuriyet kitap ekine konu olmam, rezil rusvay etmezler beni :P

gelelim diger konumuza ..

cocuk istismari konusu cok ciddi bi konu, cidden .

konu, bilhassa anne ve babalar icin daha bi hassas . cocuk olayini birebir yasadiklari icin 24 saat , bazi konular onlari daha cok endiselendiriyor hakli olarak tabii .. misal ben ilk kez bu sene okula gonderdigim icin cocuklarimi, okulda baslarina bisi gelecek diye ... korkuyorum bazen ne yalan soyliim . Abartmak istemem ama arada aklima gelenler arasinda su malum baskinlar dahi var :P amerikada her sene en az iki uc okul baskini hadisesi oluyor . cagin hastaligi, sorunlarinin hakkindan gelemeyen bazi hasta insanlar ellerinde silah okullara , alisveris merkezlerine filan daliyorlar .

Istismar ise bu extreme orneklerin otesinde bisey ... extreme degil bi kere .. ve her cesidiyle her an hayatta karsimiza cikabilecek bisey maalesef.

cocugunu bizzat anne babanin evde ihmal etmesinden bakicinin tartaklamasina, cocuk iscilere, sokak cocuklarina , hatta cok cok aci ve dehset verici ama pornografiye kadar uzanan genis bi skalada gorulebiliyor ...

Bunun tedavisi ise sahislarin ve toplumun tedavisi ile mumkun . Moral degerlerinden siyrilan (yahut cok yanlis degerlere moral degerler gibi baglanan) bi toplum, herseyi ama herseyi yapabilir . Insanlar daha cocukken ahlaki ve sosyal egitimlerini alamazlarsa, sonra bunu neden yapti diye cok da dusunmemek gerek .
iki gun once Milliyette bi yazar, tecavuz edilip oldurulen italyan bayan aktivist icin "bu toplum nasil boyle cinayetler isleyebilir, bunu dusunelim once" diyordu.
karamsar olmak istemem .. ama asikar olan bisey de var ki cok degistik biz toplum olarak ... ne doguda kalabilmis ne batili olabilmis, iki arada bi derede, kendine ait degerleri koruyamadigi gibi , batinin degerlerinden guzel olanlari da secip ozumseyememis, boyle iki camii arasi beynamaz derler ya hani .. degisik, enteresan bi kultur karmasasi icinde ...

umit ediyorum , israfin neticesinin bi gun kitlik olacaginin bugun "pirinc, bulgur fiyatlari %bilmemkac artti" "barajlarimizda su kalmadi" haberleriyle farkedildigi gibi, eldeki degerleri koruyamadigimiz ve onlarla iyi ornek olamadigimiz gibi cocuklarimiza iyi bi egitim, daha kucukken saglam bi ahlaki ve kulturel egitim sunamamamizin acisinin da ilerleyen yillarda her sahada karsimiza cikacagi (hatta ciktigi) cok gec olmadan farkedilir.

japonyanin beslenme rejiminden guney amerika nehirleri hayat orneklerine kadar her tur tiri viri bilginin sokusturuldugu cocuk zihinlere , okullarda umarim biraz da ciddi olarak iyi ve durust insan olma, cok para sahibi degil cok iyi ahlak sahibi olma , yasadigi cevre ve ulkeye karsi sorumluluk sahibi olma, komsulugun ve vatandasligin gerekleri vs vs gibi konularda da dersler verilir . ders verilmekle kalmaz , buna onem de verilir, umarim ..

Ben burada, isiklarini yakarak gelen bir polis arabasi, yahut ambulans, yahut itfaiye, yahut okul servisi , yahut dizilmis agir agir akan cenaze konvoyunda dahi, en saga cekerek duran ve yol veren (ama mutlaka yol veren) amerikali soforleri gordukce , kendi ulkemde yol vermek soyle dursun arkasina takilip onun hizindan istifade etmeye calisanlari hatirlayip uzuluyorum ..

cocuk istismarinin da toplumdaki diger arizalarla eszamanli olarak , derin bir kemoterapiyle duzelecegini dusunuyorum .. digerleri temizlenmeden tek basina bu olayin da hakkindan gelinemez .. diye dusunuyorum ..
yuzumdeki olanca ciddiyetimle ...
ve samimiyetimle ..

ve saygilarimla :)

PS : yazimi sooyle bi okuyunca farkettim ki , pek bi lokal perspektiften , sadece kendi ulkemiz acisindan bakmisim olaya .. ne soylense ne konusulsa konu bi sekilde turkiyeye baglaniyor buralarda da :} ona verin ... ozlem napiceksiniz :) neyse genis bi sobe, baska blogcu arkadaslar eminim daha guzel irdelemislerdir olayi ;)

Friday, April 11, 2008

kendi ellerinizle secersiniz hayatinizi ..


kipirtisizca uzanan golun sakin yuzune kendi suretini naksetmis gokyuzu ..

o kadar sakin ki gol, birazdan avina dogru hizla ucan sahinin ruzgarindan hafif bir dalgalanma olacak ...




sonra kapanan bulutlardan inen damlalarin her biri tek tek sayilabilecek .



Kiyida dalgin oturan irkilecek damlalardan, uzerindeki kumlari silkerek kalkacak, ayni huzunlu bakislarini once gokyuzune sonra ayakuclarina cevirecek .. yuruyecek .. kumlar .. dokulmus yapraklar ... ve sonbahari ezerek ...


...........................................................................


PS: bu yazi Nalan'in epeeeyce once beni sobelemis oldugu "55 kelimelik roman" sobesi icindir .. nasil olmussa unutmusum :}}

PS: sarkiyi cok sevdim ... zaten hep severdim .. ama su filmin konusmalarinin ayiklanmis oldugu bi tanesini bulamadim ... affiniza siginarak, idare ediverin diyorum :)



Wednesday, April 2, 2008

hammer meselesi :)





happy easter bitti coktan , hatta "april fool" olayini bile atlattik , bende hala ayni muzik caliyormus :P arada boyle arasi acilan postlarda , devamli ayni muzikle karsilasmak yuksek tahribat yapiyordur eminim ... yoksa sessiz modda mi aciyorsunuz benim blogu ? ;) muziksiz yapayim diyorum postlarimi, ama muzigi severim ben . bazen icimden de gecer, hayatimi fon muzikleri esliginde yasayabilseydim felan diye :P :) mutluyken neseli civil civil parcalar, uzgun muyum , bakislarima bi emrahvarilik mi yerlesmis, derhal acili bi arabesk, ortamda olanca ciddiyetimle cevreyi mi aydinlatmaya girismisim, aninda bi Wagner girse devreye mesela .. hayal kuracaksam illakine ege kiyilarindan olmali muzik mesela :)

boyle :)

:)

neyse :)

columbus nasil gecti diye dusunenleriniz varsa .. hani gecen haftasonu columbus'taydik ya ... super bi 3 gun gecirdim :) Ilk gece sedenciimin yeni aldigi kocaman evini hayrladik ic dekorator arkadasim evi cok guzel dosemis, yeni fikirler aldik :) kac kapi yaptim hatirlamiyorum, cay icmekten (zaafimdir , cay ve kahve ikramini reddedemem) adeta demlik oldum , moralim ve kafeinim tavan yapti, iyice bi sarj olmus olarak dondum cleveland'a ... esasen hakkini yemeyim, cleveland'a da alistim, ama columbus , hep derim, ilk goz agrim benim, bi yerde baba memleketim gibi olmus . easter indirimlerinden bol bol oyuncak topladik cocuklarimla, onlar istedileri gibi hediye yaptilar, ben de kendime bi tane aldim, sari yagmurluk giymis yesil semsiyeli bi beyaz tavsan :)) cok sirin, onu vermiyorum ama cocuklara, dolabima sakladim ;)

cumartesi aksami Bediaciimin yeni evinde (evet o da ev aldi) otururken uslu uslu, aksam yemegimizi yemis, hatta bi hayli yemis, hatta bi hayli yedigimiz icin de bi hayli uyuklama olayina sardirmis iken, cilgin Nazlim ve ekibi ortama duhul ettiler :) daha hos geldin bes gittinimiz bitmemisken , Nazli yuzunde gayet ciddi bi ifadeyle "cantani da al, gel disari sana bisi soyliycem" dedi . sonraciima ben "ne cantasi, ne disarisi, ne , ne ?. . " diyerek kalktim oturdugum yerden, ama kolay olmadi, bir, cunku hafiften kok salmistim oturdugum yere, anlamadim bisi , iki .. hayir cok yemek akla da ziyan .. beyin calismiyor bi yerde .. Nazli israr ediyor ben tum gayretimle anlamaya calisiyorum, bi yandan ayakkabilarimi gecirmeye ugrasirken ayagima, saibeli hareketlerimiz ortamdaki arkadaslarin da dikkatini cekti bi yandan ister istemez ..

velhasil Nazlinin kolumdan cekip disari firlatmasina ramak kalmisti ki, kendim cikmayi basardim evden disari . sonra kapiyi orttuk. sonra suratima dogru bi anahtar uzandi , bi araba anahtari ...

bi hammer anahtari ! anahtarligin ardinda da taa gozbebeklerinin icine kadar kocaman siritan bir adet Nazli !! "eeeee .. nereye gidiyoruz ? " diye salliyor anahtari gozlerimin onunde .

o an anladim ki , hayatta herseyin bi baska seyi de mumkun ! daha iki dakka oncesine kadar koltuguna gomulmus, handiyse gelenleri bile goremeyecek kadar uyuklamak uzere buzusmus , kahve felan gelse de bi ayilsam diye bekleyen ben, nasil bi canlanis canlandim, silkindim ve kendime geldim , hayret !

anahtarlari kaptigimla on koltuga oturmam bir oldu, gerci biraz zor oldu, hammer'lar baya bi yuksek yani :P



"muslum var mi muslum" ..

nazliyla yillar once, ikimiz de cocuklardan yorulmus, azicik gezip acilalim diye yollara vurdugumuzda kendimizi hep bunun geyigini yapardik, bi gun bi hammer'imiz olucak, ve biz hammer'in camlarini acip muslum'un "meseleeem" parcasini bagirttiracaktik amerikan caddelerinde :) neden muslum, neden meselem ? bilmiyorum ki ... ama oyle olmaliydi , sahne oyle tamam oluyordu sanki .

saka gibi, yillar sonra bi hammer'imiz oldu :) netice de nazlinin hammeri benim hammerim oyle degil mi :P

ama muslum yokmus :P onun yerine bu parca vardi arabada !! ilk kez o gece haberim oldu bu parcanin varligindan, ama sevdim :) sarkiyi sevdim, hammeri sevdim, nazliyi sevdim :) guzel seslerimizle biz de eslik ettik parcaya :P pek bi keyifli pek bi gurultulu gezdik, sakin columbusumun sakin caddelerini :)

istanbuldaymisiz, bogazdaymisiz varsayarak ...

bi daha ki sefere de izmir kordon yapiciiz, di mi Nazli ;)) :)

PS:basliga aldirmayin, onemli olan hammer diildi o gece ... baslik sey olmaliydi beli de "iki arkadasin tatli hayallerde kesisen hayati" :)